Siyonist cephe karşı atakta!
İTÖ (israil terör örgütü), Gazze Şeridi’nde bir yıla yakındır sivillere yönelik sürdürdüğü bombardıman ve katliamlarla bir taraftan direnişin iradesini kırmaya çalışırken, öte yandan savaşı bölgeye yaymaya çalışıyor. Lübnan’a saldırı tehditlerine devam eden İTÖ, son 2 haftadır Batı Şeria’da Gazze’yi aratmayacak vahşetler sergiliyor. Güç dışında hiçbir dilden anlamayan İTÖ, hamisi ABD ve batılı emperyalist ülkelere güvenip her türlü alçakça vahşeti pervasızca ve dünyayı umursamadan yapıyor. Silah, teçhizat, teknoloji ve maddi yardımların dışında dünya kamuoyu ve BM gibi uluslararası kurumlar da ona kalkan olup himaye ediyorlar. Direniş karşısında hiçbir varlık gösteremeyip sıkıştığı her durumda yardımına ABD yetişiyor. Ne zaman ki İTÖ sıkıştı hemen ABD, “ateşkes görüşmeleri”, “kalıcı ateşkes” ve “esir takası” konularını ortaya atıp İTÖ’ye nefes aldırıyor. Bu oyunlarla hem İslam coğrafyasını oyalıyor hem de dünya vicdanının tepkilerini dindirme yoluna gidiyor ve maalesef bunda da başarılı oluyor.
İTÖ ve destekçisi dünya siyonizmi ile küresel emperyalizm, Gazze Şeridi ve Batı Şeria başta olmak üzere direniş cephesinin olduğu her yerde kan akıtmaya ve vahşete devam ederken, Dünya genelinde de Gazze’deki soykırıma itiraz eden devlet adamları, siyasetçiler, uluslararası kurumlar, siyasi partiler, STK’lar, yardım kuruluşları, akademisyenler, gazeteciler, sanatçılar, iş adamları kim varsa onları etkisizleştirmek için her tuşa basıyor. Bu amaçla beslemeleri olan yerel aparatlarını da devreye koyarak kendi planlarına karşı duruş sergileyen kim varsa etkisiz hale getirmek için her yola baş vuruyorlar.
Bu amaçla İran ve Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinde suikast ve katliamlar ile her türlü kaos planlarını devreye koyuyorlar. İç karışıklığa yol açacak ve toplumsal fay hatlarını harekete geçirecek provokasyonlar düzenliyorlar. Siyonistlerin “Arz-ı Mev’ud” planına karşı duran kim varsa yalan, iftira, cinayet benzeri her yolu deneyerek oyun dışına atmaya çalışıyorlar. Son dönemlerdeki olaylara baktığımızda toplumda çıkarılmak istenen huzursuzluk, başörtülülere saldırılar, İslam’a yönelik bilinçli hakaretler, sokak röportajları adı altında yapılanlar ve yeni mezun teğmenlerin kılıç sallamaları olaylarını düşündüğümüzde meselenin ne olduğunu anlarız.
HÜDA PAR’ın soykırıma katılan çifte vatandaşlarla ilgili verdiği kanun teklifinden sonra siyonizmin ipini koparan bütün tasmalı beslemeleri her cepheden HÜDA PAR’a saldırıyorlar. Seçim döneminde de mesnetsiz saldırılar yaptılar. O dönemde yalan ve iftira dolu saldırılarının seçimden dolayı yapıldığı sanıldı. Şimdi anlaşılıyor ki mesele seçim değildi. Siyonist projelere kim karşıysa ona saldırıyorlar. Bu kanun teklifinden sonra düğmeye basılmışçasına iftira, yalan ve hakaretlerle yerli siyonistler koro halinde HÜDA PAR’a nasıl da saldırıyorlar? Tarihleri katliamlarla dolu siyonizmin Türkiye şubesi CHP ile bölge şubesi örgütün, günlerdir dua edip kan ağladığımız Narin Güran kızımızın olayını istismar ederek HÜDA PAR’a çamur atmaları kadar trajikomik bir durum ve utanç yoktur. Çocuk katili ve kundaktaki bebekleri öldürmekten zevk alan kandilin savaş baronları ile destekçilerinin açıklamaları efendilerinden ne kadar azar işittiklerini ele veriyor.
Siz ne yaparsanız yapın! Görünüşte “Laiklik” ve “Kürdistan davası” diye halka yutturmaya çalıştığınız kaos davanızın büyük resimde “Büyük İsrail Projesi” için döşenen birer tuğla olduğunu biliyoruz. Müslüman Kürt ve Türk halkları diğer kardeşlerimizle birlikte size de tasmanızı elinde tutan efendilerinize de geçit vermeyeceğiz biiznillah… Vesselam…