Günümüz Halepçe’si Gazze!
1980 yılında başlayan ve 8 yıl süren Irak-İran savaşının son yılında kendisine karşı olan Halepçe halkını tamamen imha etmek isteyen Irak diktatörü Saddam Hüseyin, 16 Mart 1988 yılında kimyasal gaz kullanarak büyük bir katliama imza attı.
Saddam, dindarlığıyla bilinen ve Irak-İran savaşında kendisine taraf olmayan Halepçe halkını destekçisi ABD ve diğer batılı emperyalist güçlerin yardımıyla cezalandırdı. Resmi kaynaklara göre çoğu çocuk ve kadın olan 6 bin 357 kişi, gayri resmi kaynaklara göre ise 20 binin üzerinde kişi zehirlenerek katledildi. 15 bin kişi ise ağır derecede yaralandı. Katliamın üzerinden geçen 36 yıla rağmen, hiçbir ülke yaşanan katliamın sorgulanması için etkili bir adım atmadı.
İnsanlık tarihine kara bir gün olarak geçen Halepçe katliamının üzerinden 36 yıl geçti ve hafızalardan silinmeyecek derin izler bıraktı. Masum Kürt halkına yönelik gerçekleştirilen bu insanlık dışı katliamda ölenleri bir kez daha rahmetle anıyoruz.
O gün Halepçe’de yaşanan vahşet, bugün Gazze Şeridinde ve ümmetin farklı coğrafyalarında yaşanıyor. Halepçe o gün nasıl yalnızlığın, sahipsizliğin ve mazlumca katliama uğramanın sembolleştiği bir trajedi olarak karşımızda duruyorsa, bugün de Gazze Şeridi’nde sivillere yönelik her türlü silah ve bombalarla yapılan katliam ve soykırıma rağmen sahipsizliğin ve mazlumca katledilmişliğin sembolü olarak karşımızda duruyor. O gün Halepçe katliamı nasıl ABD ve Batı’nın silahlarıyla işlendiyse, bugün de Gazze’de aynı silahlarla soykırım işleniyor. O gün dünya nasıl Halepçe’yi sahipsiz bıraktıysa bugün de Gazze’yi aynı şekilde sahipsiz bırakıyor ve katliamı seyrediyor.
Maalesef Ramazan ayında olmamıza rağmen vicdanlar bu soykırıma karşı etkili bir şekilde harekete geçmiyor. Ümmet, Ramazan ayının ‘şöyle faziletleri var’ diye oyalanırken ve iftarda ne yemek yiyeceğini düşünürken; Gazze’de siviller bombalarla ve dökülen kanlarla iftar ettiriliyorlar. İslam beldeleri işgal altındayken ‘farz-ı ayn' olan cihadı terk eden ümmet ve ülkenin alimleri TV’lerden her yıl tekrarlanan oruç ve ramazan ile ilgili hezeyan dolu sorularla meşgul oluyorlar. Sanki ilk kez Ramazan ayı geliyor ve ilk kez oruç tutacağız gibi tuhaf sorularla ekranlar meşgul edilirken, Gazze gündemden kaçırılıyor ve her gün farklı gündemler bilinçli olarak öne çıkarılarak Gazze mezalimini unutmamız isteniyor. Seçimdi, geçimdi, Irak Kuzeyi’ne operasyondu derken şimdi de önce yapıldığı gibi bir futbol maçında yaşananlar ile Gazze gündemden kaçırılıyor. Hiçbir şey yap(a)mıyorsak bari Gazze’nin gündemden düşmemesi için, yaşanan acıları ve mücahidlerin direnişini konuşmaya, dua etmeye ve farklı etkinliklerle gündemde tutmaya devam edelim. Dün Halepçe gibi birçok katliama sessiz kalındığı gibi bugün adeta TV’lerden canlı yayınlanan barbar ve vahşi soykırıma rağmen aynı kör sessizliği sürdürürsek tuttuğumuz oruç ve faziletini umduğumuz Ramazan ayı bizleri kurtarmayacaktır.
Moritanyalı alim Şeyh Muhammed Hasan Dedo ve Gazze'deki Filistin Alimler Heyeti Başkanı Dr. Mervan Ebu Ras öncülüğünde 100'den fazla alim ve vaiz, “Aksa ve Gazze” başlığı altında küresel bir çağrı ve fetva yayınladı. Alimlerden yapılan ortak açıklamada, Filistin direnişinin müdafaasının mukaddes bir cihad olduğuna vurgu yapıldı.
11 maddeden oluşan fetvada direniş ve Gazze halkına yardım etmenin herkes üzerine farz olduğu ve ümmetin tüm unsurlarıyla harekete geçmesi çağrısı yapıldı. Alimlerin bu çağrısı ile başta ülke yöneticileri olmak üzere ümmetin tüm yapılarının bir an önce harekete geçmesi, yaşanan vahşi saldırı ve katliamları durdurmasını umuyoruz. Vesselam…