• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Ekim ayından beri terör rejiminin Gazze Şeridi’ne yönelik soykırıma varan vahşi saldırıları tarihte görülmemiş bir şekilde dünyanın gözü önünde canlı olarak işlenmeye devam ediyor.

Süreç uzadıkça maalesef vahşete karşı gösterilen tepkiler ve Gazze’ye verilen destekte zamanla eski duyarlılık ve canlılığı göremeyebiliyoruz. Bir haftadan fazladır Gazze’nin güneyi Refah kentine sıkıştırılan sivillere yönelik saldırı tehditleri dünya gündemini meşgul ediyor. İşgalci terör örgütü (İTÖ), Refah kentine sığınan yüz binlerce Müslümanı bombardımana tabi tutuyor, açlık, susuzluk, gıdasızlık, tıbbi imkanlardan yoksun bırakarak ölüme mahkûm etme ve hastaneleri ablukaya alarak yaralıları öldürme, hastaneleri boşaltma gibi insanlık ve savaş suçlarını açıktan işliyor. Müslüman ülke liderleri ve uluslararası kurumlar “diplomasi” adı altında havanda su dövmeye devam ediyorlar. İTÖ’nün destekçisi emperyalist ve işgalci ABD ve Avrupa ülkeleri (istisnalar hariç) göstermelik uyarı mesajları ile güya siyonist işgalcilerin sivilleri katletmesini engellemeye çalışıyorlar. El altından da ‘istediğini yap arkandayız’ mesajı veriyorlar. Müslüman ülkelerin liderleri de kendi güçlerini kullanmaktan aciz bir rol takınıp işgalci batılı güçlerden ve BM Güvenlik Konseyinin daimî ülkelerinin esiri olan BM gibi uluslararası kurumlardan medet umarak onların terör rejimini durdurmasını bekliyorlar. İşbirlikçi katillerden, katili durdurmasını istiyorlar. Gülsek mi? Ağlasak mı?

Müslüman ülkeler Gazze için harekete geçmeyedursun terör rejimi savaşı bölgeye yaymak amacıyla başta Lübnan olmak üzere saldırı ve tehditlerine aralıksız devam ediyor. İslam dünyası ve bölge ülkeleri Gazze’de yaşanan insanlık dışı ablukayı kaldırmak, ölüme mahkûm edilen sivilleri kurtarmak için bir an önce harekete geçmez ise bu ateş bütün bölgeyi kaplayacaktır. Zaten siyonist işgalciler sapkın inanışları olan “Arz-ı Mev’ud” planı gereği bunu amaçlıyor. Müslüman ülkeler bir araya gelerek insanlık düşmanı sapkın siyonist barbarlara karşı set olmaz ise başta Müslüman ülkeler olmak üzere dünyanın başına daha büyük belalar açacaklar.

Baş terörist Netanyahu’nun, işgal ordusuna yüz binlerce Gazzeli sivilin sığındığı Refah kentine Ramazan ayı gelmeden önce saldırıların tamamlanması talimatı verdiği siyonist medyada gündeme getirildi. Yetmedi bir de Netanyahu'nun işgalci siyonist bakanlarından Ben Gvir'in Ramazan ayında Filistinlilerin Mescid-i Aksa'ya girişinin kısıtlanması yönündeki önerisini onayladığı bildirildi.

Buna karşın HAMAS, Filistin halkına çağrıda bulunarak, bu suç niteliğindeki kararı reddetmeleri, işgalin kibri ve küstahlığına karşı direnmeleri, harekete geçmeleri ve Mescid-i Aksa'ya akın etmelerini istedi. HAMAS ayrıca Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın ümmetin pusulası ve intifadanın sembolü olarak kalmaya devam edeceğini kaydetti.

Bu zulümlere karşı ümmet olarak bizler de harekete geçmez isek hangi yüzle mübarek Ramazan ayını karşılayacağız ve oruç tutup ibadet edeceğiz?

Müslüman ülkelerin liderlerinin yapamadığı ve söyleyemediğini yine Müslüman olmayan ülkeler yaptı. Brezilya Devlet Başkanı Silva, siyonist rejimin Gazze'ye saldırılarını "soykırım" olarak niteleyip, Nazi lideri Adolf Hitler'in yaptıklarına benzetti. Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’na açtığı dava devam ediyor. Pazartesi günü başlayan ikinci duruşmada Türkiye dahil 52 ülke, işgalci teröristlerin insanlık suçlarını beyan edecekler. Bakalım sonuç ne olacak?
Gazze Şeridi ve Batı Şeria’dan gelen insanlık dışı görüntüler ve her dakika artan şehitleri saymakta bile zorlanıyoruz. Dünya devletleri ve Müslüman devletlerin başında bulunanlar vahşeti sadece seyrediyor. Bizler de şehid edilen çocuk, kadın ve sivilleri saymakla meşgulüz. Sanki seçim sonuçlarını takip ediyoruz gibi maalesef Gazze’yi takip ediyoruz. Açılan sandık sayısı ve oy sayısı gibi bombardıman ve açlık ile tedavi olamadığından ölen veya yaralanan kardeşlerimizi sayıyoruz. Anlamadığımız ve dünyanın görmek istemediği gerçek şu ki: Onlar sayılardan ibaret değil, candırlar can. Bunun hesabını nasıl vereceğiz?

Selam ve dua ile…