• DOLAR 34.446
  • EURO 36.302
  • ALTIN 2836.87
  • ...

İnsanlık tarihi boyunca sürekli olarak bir kısım insan ve topluluk kendini “seçkin kesim” olarak görerek diğer insanlara ve topluluklara tepeden bakmışlardır. Bunun en bariz örneği olan Yahudiler, kendilerini “seçilmiş kavim”, diğer insanları ise hizmetkar olarak görmüşler ve görmeye devam ediyorlar. Tarih boyunca ırkçılığı rehber edinen “Nazi” benzeri sapkın fikirler kendilerini “üstün ırk” olarak görmüşler ve diğer kavimlere de köle nazarıyla bakmışlardır.

Aslına bakarsak ilk ırkçılığı yapan ve Allah’ın emrine ilk karşı gelen cin olan İblis’tir. Allah’ın “Adem’e secde edin…” emrine karşı gelerek secde etmedi ve Sâd Suresi 76. Ayet ve A'râf Suresi 12. Ayette belirtildiği gibi; kendisinin ateşten, Adem’in ise topraktan (çamurdan) yaratıldığını ve ateşin topraktan üstün olduğunu söyleyerek, Allah’a isyan etmiş ve lanetlenmiştir.

Şeytandan (İblis’ten) onun yolunda giden insanlara geçen bu zihniyet ve düşünce maalesef günümüze kadar gelmiştir. Kendini “üstün ırk” olarak gören israil ve siyonizm dünyada fitne, fesat ve katliamlar çıkarmakta bir beis görmediği gibi bunu inancının bir gereği olarak zevkle yapıyor. Hitler, Stalin gibi zalim diktatörlerde kendi zamanlarında aynı zulümleri işleyip dünyayı ve insanlığı ateş çemberine çevirdiler.

Ülkemizde de aynı zihniyete sahip belli kesimler var ve bunlar kendilerini ülkenin ve bölgenin sahibi olarak görüyorlar ve her yetkiyi kendilerinde görerek diğer insanlara “parya” muamelesi yapıyorlar. Ülkenin kuruluşunda ve istiklal savaşında bunların adı bile yokken dönemin egemen güçlerinin yardımı, algı operasyonları ve darbelerle ülkenin kurucusu olarak kendilerini gösterip her fırsatta halka kan kusturuyorlar. Kendileri dışında kimseye hayat hakkı tanımayan bu kesimler bunu kendilerinde “Hak” olarak görüyorlar. Ülke yönetimini kendilerinin belirleyeceğini, (onlara göre) yoksul ve cahil halk yığınlarının ülkenin geleceğini belirleme hakkının olmadığını söylerler. Seçimler yapılınca kendi istedikleri sonuç çıkarsa ne âla! Yok halk başka bir şey isterse, halk cahil olur ve ‘seçim her şey değildir’ derler. Kendilerini mülkün sahibi, halkı ise kendilerine ancak hizmet edecek yığınlar olarak görürler. Bu yüzden “seçimlerde yüzde 99,9 oy alsanız da iktidar olamazsınız” dediler. Çünkü kendilerini “seçkin kesim” olarak görüyorlar ve kendileri dışındaki halka tepeden ve aşağılayarak bakıyorlar. Cumhuriyetin ilk yıllarında halkı Ulus ve Kızılay meydanına koymadıkları gibi…

Bu zihniyet sahiplerinin hâkim olduğu dönemlerde inançlı fakir Anadolu halkı hep hor görüldü. Bu durum eski Türk filmlerine bile yansıdı. Onlara göre dindar insanlar en fazla hizmetçi ve çaycı olabilir. Okuyamaz, gelişemez, iş adamı, sanayici, akademisyen, vali, yönetici ve devlet adamı olamaz. Bu meslek ve makamlar onlara hastır. Başörtülü kadınlar da ancak hizmetçi olurlar. Okuyamazlar, yükselemezler. Bunu yapabilmeleri için kendileri gibi olmaları lazım.

Son dönemlerde fakir ve dindar Anadolu halkı okuyup, ticaret, sanayi, siyaset ve diğer alanlarda boy gösterince kendilerini “seçkin” olarak gören bu kesimler bunu önleme yoluna gittiler. Askeri darbeler ve 28 Şubat kararları ile bunu engellemeye çalıştılar. Halka hizmet eden kim varsa bir şekilde indirdiler ve engellediler. Aynısını AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da farklı oyun ve tuzaklarla yapmaya çalıştılar lakin muvaffak olamadılar. Ülkeyi kendi mülkü gören zihniyet sahipleri zeminlerinin kaydığını görünce ve ellerinden de bir şey gelmeyince “fikren ve siyaseten menopoza” girip halka ve inancımıza; bazen çarşaf ve başörtüsü, bazen sakal ve bazen de mülteciler üzerinden saldırmaya başladılar. Kafaları 1930’lı yıllarda kalmış “fosil kafalar” geçmişte yaptıkları zulümleri artık yapamayacaklarını kavrayamıyorlar ve o günler geri gelmediği için hayıflanıyorlar. Boşuna beklemeyin zaman ilerliyor geri gelmez.

Tek parti döneminin özlemi ile yanıp tutuşan “Seçkinci” kesim dışında yine kendilerini üstün zanneden “Kürt Kemalistler” ve “Yeşil Kemalistler” de türedi. Bunlar da aynı düşünceyle halka tepeden bakıp kendileri dışında herkesi hor görüyorlar.

Sonuç olarak; üstünlüğün nesepten değil ancak imandan kaynaklandığını anlamayan ve kendilerini üstün zanneden kesimlere karşı Hucurat Suresi 13 ayetinde hepimizin bir erkek ve dişiden yaratıldığımız ve üstünlüğün ancak takva ile olduğunun buyrulduğunu hatırlatalım. Onun için boşuna höykürmeyin kimseden üstün değilsiniz, zavallının tekisiniz…  Vesselam…