• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Muharrem ayına girmemiz ile birlikte ümmetin en zorlu ve ağır imtihanlarından olan Hz. Hüseyin efendimiz ve 72 yareninin şehid olduğu Kerbela katliamının yaşandığı 10 Muharrem’de yaşanan büyük faciayı yâd etmeyi ümmet olarak düşünürken, yine İslam düşmanları her koldan saldırmayı ihmal etmiyorlar.

İsveç, Norveç ve Danimarka gibi ülkelerde artık alışkanlık haline getirilen Kur’an yakma alçaklığı gözümüzün içine sokulurcasına yapılmaya devam ediliyor. Önceki hafta İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) öncülüğünde Türkiye, Irak, Katar, Ürdün ve diğer İslam ülkeleri İsveç’e yönelik tepkilerinin dozunu yükselttiler. Bu sırada İsveç’in NATO üyeliği konusunda Türkiye’ye muhtaç olması da eklenince İsveç bazı taahhütlerde bulundu ve adım atmayı kabul etti. Ne var ki, İslam düşmanı batılıların hiçbir sözünde durmadığı yine ispatlandı ve geçen hafta İsveç’te Irak büyükelçiliği önünde Kur’an’a ve Irak bayrağına polis korumasında saldırı ve hakarette bulunuldu. Bunun şoku atlatılmadan bu defa Danimarka da aynı aşağılık meşum fiil işlendi.

Bütün bu saldırılar olurken İİT ve İslam ülkeleri ancak kınamakla uğraşıyorlar. Bu işin sadece kınamakla olmayacağını İslam ülkeleri yöneticileri bir türlü öğrenemedi. Bu konuda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan sert tepki gösterip İslam ülkeleri ile tek tek diyaloga geçip İİT İcra komitesini harekete geçirip daha etkin tedbirler alınması için adım atmaya uğraşmasını olumlu karşılıyor ve sonuç alınmasını temenni ediyorum. Yalnız bilmeliyiz ki, korkak batılı emperyalist İslam düşmanlarının karşılarında caydırıcı bir güç veya tapındıkları maddi düzenlerini sarsacak etkili bir ekonomik boykot olmazsa sadece kınama mesajları ile Kur’an’a, İslam’a ve Müslümanlara yönelik saldırıları durmayacaktır.

Kur’an’a yönelik bu saldırılar bizleri kahrederken, Şehid Yasin Börü ve arkadaşları ile Aytaç Baran’ın şehid edilmesi olayları gibi bu davanın azizlerine yönelik alçakça ve haince bir saldırı gerçekleştirildi. Şimdiye kadar saldırılar Diyarbakır başta olmak üzere bölge illerinde yaşanırken, bu defa farklı olarak Adana’da yaşandı. Seçim sürecinde sürekli olarak HÜDA PAR’a yönelik yapılan karalama ve kirli algı operasyonları ile zaten çok sayıda saldırıya maruz kalındı. Bu defa Adana HÜDA PAR İl Başkanlığı’na yönelik saldırı da namaz kılar halde iken döner bıçağı ile İl Başkanı Salih Demir ve İl Sekreteri Sacit Pişgin’e yönelik olarak gerçekleştirildi. Saldırı sonucu Sacit kardeşimiz şehid oldu.

Öncelikle HÜDA PAR’a yönelik kirli ağızların kara propagandalar ve fiili saldırıların üzerine etkin bir şekilde gidilseydi, belki de böyle bir saldırıya kimse cesaret edemeyecekti. HÜDA PAR’ın neden hedef alındığını zaten biliyoruz. İslam’ın nurundan rahatsız olanların iyilik kervanına tahammül edeceklerini zaten beklemiyorduk. Lakin neden Adana ve neden bu kardeşlerimiz hedef alındı? Devlet yetkilileri Adana özelinde emperyalistlerin ve kuklaları örgüt ve çetelerin nasıl bir plan peşinde olduklarını hassasiyetle incelemelidir. Ancak o şekilde olayın arka planı çözülebilir. Yoksa saldırıyı yapan alçak haini yakalayarak mesele anlaşılmış olmaz ve kimseyi de ikna edemezsiniz. Zaten olayı yaptıranlar kılıfı da hazırlamışlardır. Yarın meczup derler, deli derler ve olayı soğutup konuyu kapatırlar.

Bu saldırıyı planlayan şer güçler yıllardır gerçekten isimlerinin hakkını verircesine STK’lar, yardım kuruluşları, irşad çalışmaları, HÜDA PAR’da ve memleketin-halkın faydasına olan her hizmete canla başla koşan zamane azizlerini hedef aldılar. Bu anlamda hedeflerini iyi seçmişler. Diyarbakır’da Yasinleri ve Aytaç’ı şehid etmeleri Müslüman halkta bir korku ve yılgınlık oluşturmadığı gibi ALLAH’ın dini ve davasında bir gevşeme olmadı. Yasin ve Aytaçların yerlerini yeni Yasinler ve Aytaçlar aldı. Adana’nın Aytaç’ı olan tıpkı onun gibi nur yüzlü Sacit kardeşimizin şehadetinden sonra da bu dava sahipsiz kalmayacak ve yeni Sacitler bu davayı yüklenmeye devam edeceklerdir. Şehid vermekten korkmadık, korkmayacağız. Çünkü biliyoruz ki, şehitlerin kanının aktığı topraklarda İslam davasının yeşermesi, kök salması ve yücelmesi mukadderdir. Üzüntümüz kötülüklere ve kötülere engel olamayışımızdandır.

Yâ Rabbi! Biz aciz kullarınız bizleri affet. Gücü ellerinde bulunduran Müslüman devletlerin yöneticileri de kınamaktan öte bir şey yapmıyor. İsveç ve Danimarka’da Yüce kitabın Kur’an’a yönelik saldırıları ve azizlerimizin şehid edilmelerini engelleyemedik.

Bizleri affet Allah’ım!

Sen Kitabını ve azizlerimizi koru!

Biz aciz kullarına bırakma Allah’ım!

 Selam ve dua ile…