Gazetecilerin Sorumluluğu!
Geçen hafta bir TV kanalında yayınlanan “Annem karne hediyesi olarak et aldı” haberinin yalan ve kurmaca olduğunun ortaya çıkması ve İsveç'te Türk büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim yakan Rasmus Paludan adlı alçağın tüm masraflarının İsveçli gazeteci Chang Frick tarafından karşılandığı ortaya çıktı.
10 Ocak’ta “Çalışan Gazeteciler Günü’nü” kutladık ve gazetecilerin sorun ve beklentilerini gündem yapmaya çalıştık. Yasama, yürütme ve yargıdan sonra 4. Kuvvet olarak sunulan basın ve medya sektöründe maalesef “Basın meslek ilkelerine” ve “Basın ahlakı”na aykırı tutum ve davranışlar içerisine girenlerle sık sık karşılaşıyoruz.
Bu durum en çok sadece gazetecilik yapmaya çalışan meslektaşlarımıza zarar veriyor. Toplum bu kötü örneklere bakarak bütün gazetecilere aynı gözle bakıyor. Oysa durum öyle değil. Zaten bu tip kişiler kendini belli ediyor. Gazeteciliği kendi kişisel ve ideolojik menfaati için kullanan ve bir sıçrama tahtası olarak görenler olduğu gibi, yerel, merkezi hükümet ve küresel sermaye gruplarına yakın durmaya çalışıp onlardan nemalanmaya çalışanlar ve bu yolla zenginleşip yükselmeye çalışanlar olduğu gibi, belli güç odakları için “etki ajanlığı” yapanlar da oluyor. Bunların, ne içinde yaşadıkları toplumun sorunları ne de insanlık için bir şey düşündüklerini veya yaptıklarını göremezsiniz. Bunlar için varsa yoksa kendi menfaat ve ikbal planları ile göbekten bağlı oldukları güç odaklarının talimatlarını yerine getirme çabalarıdır.
Bu profildeki kişilerde şahsiyet ve kişilik olmadığı için her kılıfa girdikleri gibi menfaat ve sözde aldıkları görev icabı yapmayacakları şey yoktur. Onun için bunlarda ne yaşadıkları topluma karşı bir sorumluluk duygusu ne de inançlarına saygı diye bir şey bulamazsınız.
Bunlar aldıkları talimat gereği amaçlarına ulaşmak için ortama uyarlar, mevcut yerel ve merkezi iktidara göre konum belirlerler ve onlar için “dönüş” yapmak kadar gayet normal bir davranış yoktur. Bir başka özellikleri de bir şekilde İslam’a saldırmaktan ve Müslümanlarla uğraşmaktan asla geri durmazlar. Onlar için etki ajanlığı yaptıkları sahipleri ve fonlandıkları güç sahiplerinin memnuniyeti önemlidir. Sözde savundukları ideolojinin zamanla tam aksi bir durumla karşılaşmaları veya yola sapmaları hiçbir zaman sorun olmaz. TV’lere çıkıp canhıraş bir şekilde savundukları fikirlerin hiçbir anlamı yoktur. Talimatla bir anda tam tersi bir görüşe dönüş yapabilirler. Onlar için dini inancın da hiçbir önemi yoktur. İşlerine geldiği gibi teviller bulup din ve ideoloji değiştirebilirler. Bunların ateist görünenlerine de “din düşmanlığı” değil “İslam düşmanlığı” görevi verirler. Küresel emperyalistlerin planları doğrultusunda karşı oldukları aslında din değil, İslam’ın ta kendisidir.
Küresel medya güçleri ve onların yerel işbirlikçileri sürekli olarak bir strateji dâhilinde emperyal güçlerin planlarını uyguluyorlar. Buna dikkat etmeli ve bu planlara hizmet edenleri iyi tanımalıyız. Bunların menfaat ve ikballeri için yapmayacakları manipülasyon ve yalan yoktur. Yeter ki, planlarını gerçekleştirmeye yardımcı olsun. Bir anda bunların makam olarak yükseldiklerini veya aşırı bir şekilde maddi olarak büyüdüklerini görürsünüz. Şunu unutmayalım ki, bir gazeteci hiçbir zaman sadece mesleğini icra ederek asla zengin olup mal biriktiremez. Eğer başka meşru bir geliri yoksa ve kısa zamanda makam ve parasal olarak yükseliyorsa zaten kendini ele veriyordur.
Yazımızı Malcom X’in sözüyle tamamlayalım:
“Eğer dikkat etmezseniz medya, mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri sevmenize sebep olur.”
Selam ve dua ile…