Seçim sürecine doğru!
Haziran 2023’te yapılması beklenen genel seçimlere 7 ay gibi kısa bir süre var. Seçimin bir ay erkene alınma ihtimalini göz önüne aldığımızda seçim sath-ı mailine kısa zaman içerisinde gireceğimizi tahmin etmek zor değildir.
Ülke açısından genel seçimlere baktığımızda Cumhur İttifakı, safı ve adayı belli olması rahatlığı ile çalışmalarına başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Ekim ayında “Türkiye Yüzyılı” vizyon belgesini büyük bir etkinlik ile ilan ederek ortaya bir irade koydu. Togg’un açılışı ve üretime başlaması da iktidar açısından olumlu bir adım oldu. Ekonomik sıkıntıların devam etmesi iktidar cephesini zorlayacak gibi görünüyor. Rusya-Ukrayna savaşında sergilenen doğru tavır, tahıl koridoru ve dış politikada atılan adımlar iktidara artı puan olarak yansıdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 27 Kasım’da partisinin İstanbul İl Başkanlığınca düzenlenen "İstanbul'un Sözü: Birlik, İrade, Zafer" programında seçim startını vererek çalışmalara başladı.
Gelelim muhalefet partilerine: Uzun süredir toplantı üstüne toplantı yapan Millet İttifakı diğer bir deyimle 6’lı masa ve bileşenleri henüz aday konusunda anlaşamadıkları için yarışta bir adım geride kalıyorlar. Millet onların sonuç üretmeyen toplantılarından bıktı ve artık bir sonuç bekliyor. Aday belirleyemeyen 6’lı masa 28 Kasım’da “Anayasa Taslağı” metnini ilan etti. Lakin bekledikleri ilgi ve heyecanı bulamadılar. Kendi mahallelerinde bile eleştiri aldılar. İktidarın adımlarına ve “Türkiye Yüzyılı” vizyon belgesine karşılık olarak CHP lideri Kılıçdaroğlu; “3 Aralık’ı bekleyin vizyon projemizi açıklayacağım. Ekonomik krizi sonsuza kadar bitirecek formülü söyleyeceğim…” diye iddialı bir açıklamada bulundu. 3 Aralık gelince 2023 seçimleri için vizyon belgesini “İkinci Yüzyıla Çağrı” programı kapsamında açıkladı. Ne var ki, dağ fare doğurdu ve beklenen bir heyecan ve makes oluşmadı. Bula bula başdanışman olarak ABD'li ekonomist Jeremy Rifkin'in yanı sıra, MIT Üniversitesi'nden Prof. Dr. Daron Acemoğlu gibi toplumda “Kemal Derviş’in yabancı versiyonu” olarak algılanan ve başka ülkeleri batıran kişileri getirerek toplumsal hafızada kriz günlerini geri getirecek ve ülkeyi yabancıların eline verecek algısını oluşturdu. Yani kendi eliyle kendi kalesine gol attı. Zaten böyle muhalefet olduğu sürece Erdoğan’ın seçim kaybetmesi mümkün değildir.
Daha önceleri iktidar seçimi kaybetmek için her şeyi yapıyordu. Şimdi ise kendini “umut” olarak gösteren Millet İttifakı ve bileşenleri seçimi kaybetmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bir de Türkiye'nin Einstein'ı olarak adlandırılan merhum Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun, "Batıdan medet uman ya satılmıştır ya vatansızdır ya vatan hainidir veya süper ahmaktır." Sözünün de halkın hafızasında durduğunu hatırlatalım.
Millet İttifakı dışında başka partilerin de bir araya gelip yeni ittifaklar kuracağı dillendiriliyor. Türkiye siyasetinde 24 saatin bile çok uzun süre olduğu gerçeğini unutmayalım. Yeni ittifaklar olabileceği gibi, mevcut ittifaklarda da genişleme olabilir. Seçime kadar birçok sürprizle karşılaşabiliriz. Ne olacağını hep beraber göreceğiz.
Seçimlere bölge açısından baktığımızda ise: HÜDA PAR ve HDP’nin nasıl bir karar verip nasıl strateji izleyecekleri önemlidir. HDP’nin aslında 6’lı masanın 7’nci ortağı olduğu belirtiliyor. Seçime yakın nasıl bir tavır alacakları durumu netleşir. Açık bir ittifak mı? Yoksa dolaylı ve gizli bir ittifak mı olacak? Zamanla öğreneceğiz.
HÜDA PAR ise şu anda bir ittifaka dahil olmadıklarını, lakin mevcut seçim kanununun bir ittifakı zorladığını belirterek, “Verilmiş bir kararımız yok. Bir ittifak içinde yer alabiliriz. Fakat ittifak bizim için olmazsa olmaz değildir” mealinde görüş belirtiyorlar.
Bölgede AK Parti, HDP ve HÜDA PAR’ın güçlü olduğu biliniyor. Burada yapılacak olan ittifaklar ve kararlar seçimde etkili olacak ve seçimin yönünü belirleyecektir. HÜDA PAR’ın devamlı sahada olması, yapıcı ve çözüm odaklı bir siyaset izlemesi ve halkın sorunlarıyla ilgilenmesinin elbette ülke ve bölge üzerinde bir karşılığı olacaktır.
Bölge illerinde siyaset yelpazesinde hep aynı aktörlerin olması halkı artık bezdirdi. “Başka kimse yok mu?” şeklinde tepki var. Artık seçmen milletvekili seçerken yeni simaların olmasını istiyor. Özellikle iktidar partisinde sürekli aynı isimlerin etrafında dönülmesi hoş karşılanmıyor. Yeni ve yıpranmamış yüzler talep ediliyor.
Sonuç olarak: Halkla iç içe olan, halkın sorunlarını dert edinen ve seçimden seçime değil, sürekli halkla birlikte olan kadrolara ve siyasi aktörlere ihtiyaç var. Partilerin aday seçerken kriterlerini iyi belirlemesi gerekir. Halk olarak bizler de kimi niye seçtiğimizi? Ve Bize karşılığının ne olacağını? Düşünerek karar vermeliyiz.
Selam ve dua ile…