• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

 

Son zamanlarda İslam’a yönelik düşmanlık ve saldırılar başta ülkemiz olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarında artarak devam ediyor. İslam düşmanlığının en somut projesi ile Müslüman kamuoyu yeni uyanmışa benziyor. Uzun zamandır aile, gençler ve neslimize yönelik olarak planlı bir şekilde yapılan ifsad ve yozlaştırma çalışmaları yeni yeni görülmeye başlandı. Antalya Serik’te bir lisede yüce kitabımız Kur’an’a yönelik yapılan affedilemez alçakça fiil sonrası hem eğitim sistemi hem de neslimizin durumu ciddi bir şekilde irdelenmeye başlandı. 

20 yıldır iktidarda muhafazakâr kadrolar var lakin ortada dindarlık, dine saygı, inanca, halkın değerlerine, tarihine, aile büyüklerine ve yaşadığı topluma saygıyı bilmeyen bir nesil yetişti ve iktidar sadece seyretti. Okullarda okutulan kitaplar ve eğitim müfredatında olan “pagan“  kültürünün izleri hiç eksilmedi. Bu konuda müsbet hiçbir adım atılmadı. Bu yetmezmiş gibi imam hatip okulları ve ilahiyatlarda ateist ve Darwinci sözde öğretim görevlileri öğrencilerin beynini ve kalbini zehirledi. Bu da yetmedi, iktidar eliyle bir taraftan “Yeşil Kemalistler” yetiştirildi. Diğer taraftan sünnet ve İslam Akidesinin düşmanları; okullar, üniversiteler ve etkin mevkilerde görevlendirildi. Bunlarda şeytanın sağdan yaklaşması misali İslam’ı anlatıyorum diyerek gençlerimizin ve çocuklarımızın akidesini tarumar ettiler. Sünnete karşıt yetişen nesillerin kafasında şüphe oluşturulup, İslam’dan uzaklaşmaları sağlandı. Ve bu şekilde İslam’dan ve İslam’ı yaşamaktan uzak bir nesil hedeflediler.

Son yaşananlardan sonra sadece sonuca bakarak çözüm üretilemez. Sonuç tabi ki önemlidir. Yalnız bu yaşananların arka planını, büyük resmi ve yüzyıllardır uygulanan büyük projeleri görmezsek, palyatif tedbirlerle olayı çözdüğümüzü zannederiz.

Bir milletin geleceği çocukları ve gençleridir. İslam düşmanları bizleri hep ideallerimiz ve hedeflerimizle vuruyorlar. İslam’ın en çok değer ve hak verdiği kim ve ne varsa oradan bizlere saldırıyorlar. Kadın hakları, özgürlük, gençler, çocuklar, emek, hayvan hakları, ezilenler gibi birçok konuda insanlığa örnek olacak haklar ve uygulamalara aziz dinimiz adına sahip olmamıza rağmen, algı operasyonları ile İslam sanki bunlara karşıymış ta küresel ve batılı emperyalistler hak veriyorlar gibi ailelerimizi, çocuklarımızı, kadınlarımızı ve gençlerimizi bize karşı kullanıyorlar.

En az üç yüz yıldır batılı emperyalistler ve siyonistlerin bu projesini görmeli ve ona göre işi temelinden çözme iradesini göstermeliyiz. Bu cümleden; çocuklarımızın yetiştiği okullar ve eğitim müfredatı başta olmak üzere, gençler, aile ve topluma dönük bütün bakanlıklar, kurumlar ve faaliyetleri ince elenip sık dokunarak İslam’a, toplumun manevi ve tarihi değerlerine aykırı olan bütün metinler ve ritüeller temizlenmelidir. Bunu yaparken bizlere “dokunulmaz tabu” olarak yıllarca bal içerisinde yutturulan zehirlerden de kurtulmaktan çekinmemeliyiz.

İstanbul’un işgali sırasında Mustafa Kemal’in, “Geldikleri gibi giderler” sözü cumhuriyet tarihi boyunca dillendirildi. Lakin aslında işgalcilerin hiç te geldikleri gibi gitmedikleri, hatta çok öncesinde zehirli tohumlarını İslam coğrafyasında ektikleri gerçeğini görelim. Batının devşirdiği kadroların hem Osmanlı’da hem de bütün İslam coğrafyasında neler yaptıkları ve halen de yapmaya devam ettikleri ortadadır.

Bakınız Tevfik Fikret daha o dönemde Kur’an’a “köhne kitap” diyerek nasıl bir nesil yetiştireceklerini açıktan söylemiştir:

“Yırtılır ey kitâb-ı köhne yarın

 medfen-i fikr olan sahîfaların!...”

Evet, uzun dönemdir maalesef zehirli tohumlarıyla tarlamızı sürmüşler ve belirledikleri rotada yetişen nesillerimizin tahribi sonucuyla yüzleşiyoruz. İslam düşmanlarının taktıkları maskelere aldanmayalım. Gerçek yüzleri ve kimlikleri ile yapamadıkları düşmanlık, oyun ve planları “Müslüman” adını kullanarak yaptıklarını görelim ve uyanalım da batının bataklığına değil, İslam’ın nuruna sarılalım.

Yazıyı Neyzen Tevfik’in şiiri ile bitirelim:

"Geldikleri gibi gitmediler; kimi itini bıraktı, kimi bitini..."

Selam ve dua ile…