GEÇEBİLDİK Mİ TUFAN 'AKABE'SİNİ?
Tam dokuz aydır..
Devam ediyor savaş..
Bu tarafta mübarek..
O tarafta vahşi..
Bu tarafta Tûfân..
O tarafta katliam..
Bu tarafta şehadet..
O tarafta kıyamet..
Bu tarafta Cennet..
O tarafta Cehennem..
Bu tarafta direniş..
O tarafta zulüm..
Bu tarafta sabır..
O tarafta tükeniş..
Bu tarafta sebat..
O tarafta kaçış..
Bu tarafta diriliş..
O tarafta çöküş..
Bu tarafta yıkım..
O tarafta yıkılış..
Bu tarafta dünyalık..
O tarafta inanç..
Bu tarafta yiğitlik..
O tarafta alçaklık..
Bu tarafta sekînet..
O tarafta bitiş..
Bu tarafta nur..
O tarafta nâr..
Bu tarafta iman..
O tarafta küfür..
Yani..
Tümüyle bir 'Furkan'!
Hani..
Kur'an..
Bedir Savaşı'nı..
"Furkan Günü" olarak niteler ya..
Kötü ile iyinin..
Hak ile batılın..
Sadık ile münafıkın..
Gerçek ile yalanın..
Ve..
Bilumum doğru ile yanlış ne varsa..
Hepsinin..
Tamamen ayrıştığı..
O muazzam günler..
İşte..
Aksâ Tûfânı da..
Tamamen öyle oldu!
Kimin ne mal olduğunu..
Net bir şekilde ortaya koydu!
Peki..
Bize ne oldu?
Bizler ne yaptık?
Biz hangi tarafta olduk?
Sahi..
Bizler ne yaptık kendi "Akabe"mize?
Geçebildik mi..
O sarp geçidi?