Salahaddin ahfâdı olunca
Evet evet..
Hiç sıkılmaya gerek yok..
Bu Kudüs meselesi..
Bizim için aşk meselesi..
Hani, tüm akidevî meseleler bizim için baş tacı değil, desem..
Yanlış söylemiş olurum da..
Lâkin orada daha çok, Allah'ın emrine itaat durumu söz konusu..
Böylesi, tutku manasında bir şeyler her mevzu için yok..
Amma Kudüs meselesi..
Aksâ mevzusu..
Evet, Allah'ın emri..
Kabul, müsellem..
Lâkin bir de aşk gibi hususlar giriyor işin içerisine..
Ne bileyim..
Hani..
Rasûlullâh Efendimiz Aleyhissalatu Vesselâm söz konusu olunca..
Ona itaat etmenin, bize farz olması yanında..
O'(sas)na karşı apayrı bir muhabbet..
Farklı bir tutku..
Tabir etmede zorlandığımız..
Ne bileyim..
Bambaşka bir sevda hissi oluşur ya bizlerde..
İşte mevzubahis Kudüs ve Aksâ olunca da..
Aynen böyle şeyler oluşuyor..
Ondandır ki..
Nerede "Kudüs" dense..
Ne zaman "Aksâ" konuşulsa..
Kim "Filistin" dese..
Hangi taraf bir şey ilan etse..
Hemen oraya koşuşuyor..
Derhal oraya yöneliyor..
Elimizde, avucumuzda..
Cebimizde, cüzdanımızda..
Heybemizde, bohçamızda..
Sağımızda, solumuzda..
Ne varsa..
Tüm imkânlarımızla oraya yoğunlaşıyoruz..
Valla, biz buyuz..
İster kabullenin..
İster kabullenmeyin..
İşinize gelirse!
Ne yapalım..
Salahaddîn ahfâdı olunca..
Böyle oluyormuş demek..!