Ramazan Nedir, Ne Değildir
Hamd âlemlerin Rabbine, salat ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.
İki yıllık pandemi sürecinin ardından bu iki yıla nazaran daha normal bir Ramazan ayı sürecine giriyoruz. Rabbim cümlemize hayırlı, mübarek ve muhabbetli kılsın.
Malumunuz, pandemi sürecinde birçok şeyin farkına vardık. Sağlığın, sıhhatin, derin bir nefes alabilmenin önemini kavradık. Ancak pandemiden aldığımız başka dersler de oldu. Özellikle tepemizde helikopterlerin gezip ‘dışarı çıkmayın’ uyarısı yaptığı zamanlar anladık, ‘çok gerekli’ sandığımız birçok şeyin aslında gerekli olmadığını.
Pandemi süreci bizi silkeledi, yanlışlarımızı düzeltti, fazlalıklarımızı törpüledi. Alışageldiğimiz hatalarımızı düzeltmemize vesile oldu. Çok fazla zarar da gördük tabii. Kimimiz yakınlarını kaybetti, kimimiz telafisi mümkün olmayan yaralar aldı.
Ramazan ayında camide teravih kılmanın, mukabele yapmanın, dahası ‘Safları sık tutalım.’ uyarısının bile hasretini çektik bu iki yıl boyunca. Ancak bu yıl, pandemiye rağmen normalleştik. Birçoğumuzun isteği de buydu. AVM’ler tıklım tıklım dolu iken camiler neden boş kalsındı? Çevresini düşünen, toplumu virüsten koruyan, camide bile birbirine mesafeli duran bilinçli Müslüman tavırlarını bir kenara bırakmanın da vakti sonunda geldi.
Hazır pandemi süreci ile birtakım faaliyetler unutulmuşken belirtelim. Ramazan, karnaval değil ibadet ayıdır. Muhtemelen yine “Ramazan şenlikleri” tüm yurtta başlayacak. Biz gitmezsek, arz talep dengesi bozulacak. Arza rağbet olmazsa, o etkinlik bir daha tekrarlanmayacak.
Ramazan diyet değil niyet ayıdır. Ramazan’da bedenimizin güzelleşmesinden, forma girmesinden çok ruhumuzun güzelleşip nefsimizin forma girmesi ilgilendirmeli bizi.
Ramazan, saklama ve biriktirme değil, paylaşma ayıdır. Yeri gelip evdeki üç hurmayı da infak eden Âişe annemiz(r.a) bize örnek olmalıdır.
Ramazan, anlaşılmayı bekleme değil, anlama ayıdır; başkalarının yaşadığı açlığı, yoksulluğu, acıyı… “Rabbena, hep bana!” demek yerine, açı yedirmek, yoksulu giydirmek ve borçluya kolaylık sağlama ayıdır. Yeri gelip toprağı kurumuş bir bitkiye bile merhamet gözüyle bakmaktır Ramazan.
Şeytanların zincire vurulduğu, nefsin en iyi arkadaşını kaybettiği bu zamanda ruhu nefsin esaretinden kurtarmaya çabalamak gerek. Dahası ruhumuzu gerek Kur’an gerek oruçla güçlendirip nefsi kontrolümüz altına almamız, on bir ay nefsin peşinden sürüklenen ruhumuza derin bir nefes aldırmamız lazım.
Rabbim bizleri, Ramazan’ı ibadet ayı olarak bilen, paylaşan, özveride bulunan, attığı her adımı ibadet niyetiyle atan kullarından eylesin. Ramazan-ı Şerifimiz hayırlara vesile olsun.
Sezgin Özbay