Kanunları İthal Değil İhraç Edelim Artık
Hamd âlemlerin Rabbine, salat ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.
Eğmeden bükmeden gireyim mevzuya. Biz her konuda olduğu gibi kanunlar konusunda da kendimize yeteriz. Sözümüzün iddiası, ‘kendimiz’ kelimesini İslam’a dayandırmamızdan geliyor. Sırtını Allah’a dayayan kim, hangi topluluk hüsrana uğramış ki biz uğrayalım? İşte bizim öz güvenimiz buradan geliyor.
İnsan gerçekten hayret ediyor. Müslüman yöneticilerin yönettiği bir ülkede batıdan gelen kanunlarla ülke idare ediliyor, aile hakkında kanunlar uygulanıyor, faiz devlet eliyle alınıp-verilip, kumar devlet eliyle oynatılıyor. “Eskiden de böyleydi ve eskinin artıkları temizlenemedi.” diye hüsnü zanda bulunalım hadi. Ancak bari yeni yapılacak kanunlarda İslam olsun, yarattığı dünyada bizim nasıl en huzurlu şekilde yaşayacağımızı bilen Zat’ın sözü geçsin.
İnsanlar ya bilmiyorlar ya da düşmanlıklarından ötürü ne zaman bir yerde İslam kelimesi geçse hemen akıllara dört kadınla evlenmek, kadının miras payı, kadın dövmek vs. geliyor. İçip içip eve sarhoş gelen, sürekli mukaddesata küfreden adam da karısının suratını dağıttığında Müslüman olarak anılıyor. Birilerinin işine gelince laik, gelmeyince Müslüman ülkeyiz. Karısını döven adamı aynı şekil bir dayakla cezalandır bakalım, bir daha elini kaldırabiliyor mu? Ama yok, günümüz aydınları(!) ve onların kuyruklarına göre Kur’an’da kadını dövün yazıyor.
İslam fıkhı ve hukuku yeterince konuşulmuyor. Konuşanların da sesleri kısık… Ses biraz yükselse başta bizim kesimden tepkiler yükseliyor. Açız açız diye bağıranlar, faiz kaldırılsın diyen imamı topa tutuyor. Hani açtınız? Demek ki faize yatıracak kadar paranız var. Faiz ödeyen değil faiz alan durumdasınız demek ki…
Gelelim İstanbul Sözleşmesine… Bu sözleşmenin asıl amacı aile olsaydı zaten sapkınlar buna sahip çıkmazdı. Niye sahip çıksın ki? Kurulan ve mutlu devam eden her aile kendilerinin ekmek parasından kesinti demek çünkü. Onlar ailenin mutluluğunu değil, kendi sapkın birlikteliklerinin ve kazanımlarının meşruiyetini istiyorlar.
İstanbul sözleşmesinden başlayarak bütün sözleşmelerin, kanunların, kuralların, hatta yönetmeliklerin gözden geçirilmesinin vakti geldi de geçiyor. En güzel nizam İslam nizamıdır. Zira insanı yaratan, onun nasıl huzurlu olacağını da bilir. Bu ülke artık dışarıya mısır, çay, fındık değil kanun da ihraç etsin. Zira Allah âlemlerin Rabbidir ve bütün bir âlemin neye ihtiyacı olduğunu en iyi bilendir. Bütün insanlığın huzuru da İslam iledir. Yeter ki biz bunu ülkemizde uygulayıp bütün dünyaya gösterelim. Vesselam.