Evdeyiz, peki şimdi?
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.
Zor günlerden, ağır imtihanlardan geçiyoruz gerek ülke gerek dünya olarak. Anlatmakla bitiremediğimiz ancak bir türlü tesir ettiremediğimiz temizliğin, edebin, tesettürün, kısacası İslam’ın güzelliklerinin bir virüs tarafından tebliğ edilip kabul ettirildiği bir dönem bu… Laikliğin anavatanı Fransa bile, virüsten en az zararı tesettürlü kadının gördüğünü kabul etmiş durumda…
Camilerden yapılan anonsu duyduk, gözyaşlarımızı tutamadık. Zaten yetimdi camilerimiz, bir de öksüz kaldı. Bazı camilerde vakit namazlarında bile imamın olmadığını düşünecek olursak zaten içler acısı olan durumumuza bir acı daha eklendi. Bu durumda bile âlemlere rahmet Peygamberimizin(sav) seferde soğuk, rüzgâr ya da yağmur sebebiyle müezzinden “Herkes namazını konakladığı yerde kılsın.” demesini istemesi imdadımıza yetişiyor. 14 asır öncesinden gelen bir huzur ve teselli esintisi… Salât ve selâm olsun O’na…
Ve artık evlerimizdeyiz. Hem kendimizi hem çevremizi korumak adına evlerimizden çıkmıyoruz. Çıkmıyoruz ama evde de kendimizi dinlemeyelim. Çocukken bir kenarda oturunca, hiçbir şey yapmayınca bir yerlerimizin ağrıdığını, hastalandığımızı hissederdik ya da zannederdik. Annem de “Kalkın, oyun oynayın, boş durmayın, kendinizi dinlemeyin.” derdi. Şu süreçte de kendini dinledikçe hastalık hastası oluyor insan. Azıcık öksürük tutsa endişeye kapılabiliyor.
Madem evdeyiz, eve hareketlilik getirelim. Güzel bir temizlikle başlayalım işe. Evimizi temizlerken Rabbimizi zikrederek içimizi de temizleyelim. Temizlediğimiz her köşeye bir Ayetelkürsi, üçer Muavvizeteyn (Felak ve Nas sureleri) okuyarak evimizin manevi temizliği hususunda da rahat edelim.
Zamana bıraktığımız kırık dökük eşyaları tamir edelim, kırık dökük kalpleri de… Yarım kalmış işler, örgüler, bozuk kapı kolları, damlayan musluklar vs… Hepsini bir elden geçirelim. Çocuklarımız varsa ertelediğimiz her işlerini tamamlayalım. Kur’an öğretimi, namaz bilinci, oyun, ilgilenme vs… Zaten çocuklar bu süreci en zor geçiren canlar…
Eve misafir almama sebebimiz, misafirden mikrop kapmamak değil -Allah muhafaza- bizde varsa misafire virüs bulaştırmamaktır. Biz Müslümanız. “Eller yahşi ben yaman…” diyebilenlerden ve elinden de dilinden de emin olunanlardanız. Rabbim bizi çevremize zarar vermekten ve çevremizden zarar görmekten korusun.
Evde kendimizi değil, Rabbimizi dinleyelim. Rabbimizi dinlemenin en iyi yolu, Kur’an-ı Kerim okumaktan ve onu anlamaktan geçer. Hadis-i şerif ve siyer kitaplarını da gündeme alalım. Her sıkıntımız her yorgunluğumuz için 14 asır öncesinden bizi teselli eden bir yaşanmışlık mutlaka vardır. Okumalarımızı cihazdan değil kitaptan yapalım. Telefon ve internetle kendini oyaladığını düşünen insan belli bir zaman sonra kendini büyük bir boşluğun içinde bulabilir. Zaten sosyal medya, çoğunlukla topluma korku pompalamak için kullanılıyor.
Panik yok! Rabbim yorulduğumuzu anladı, biraz dinlenmemizi istiyor. O(cc) dilemeseydi biz bu imkâna kendi çabamız ve irademizle sahip olamazdık. Rabbim bu illeti tez zamanda def etsin dünyamızdan. Selam ve dua ile…