Acizlikten ve Tembellikten O’na Sığınalım
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.
“Allah'ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlayıp elden ayaktan düşmekten ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir azâbından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım.” (Müslim, Zikir 50)
Her bir hareketi bin bir hikmet barındıran Efendimiz(asv)’ın dualarından bir duadır bu. Yorulmak nedir bilmeyen, gayretle çalışıp çabalayan, Allah’tan başka kimseden korkmayan ve cömertlikte engin bir deniz, verimli bir toprak ve esen bir rüzgâr gibi olan Efendimiz’in(sav). Evet, bu hususlar gerçekten de kendisinden Allah’a sığınılması gereken şeylerdir ancak Efendimiz(sav)’in bunlardan Allah’a sığınması apayrı bir mesaj.
İslâm âleminin geneline baktığımızda görürüz bütün bu musibetleri. Kişi namaz kılmaz ama kılmaya hep bir ümidi vardır. Kılacaktır ilerde; işe girince, evlenince, yaşlanınca, emekli olunca vs. Bu durum ihmalden ziyade, nefis ve şeytanın insanı acze düşürmesidir, acizliktir. Tabii bunun ardında tembellik de vardır.
Tembellik, namazında/niyazında ve Allah’ın emirleri hususunda oldukça dikkatli kimseleri bile etkisi altına almıştır bugün. Asr-ı Saadette uzaklardan bir ses duyulup da o sesin ne olduğu sorulurken, bir çırpıda gidip haber getiren bir Peygamberin(asv) ümmeti olarak bu kadar tembel olmamalıydık. Bir yerde Allah rızası için yapılacak bir iş varken “Biri yapar elbet!” diyerek hepimiz birbirimize bakmamalıydık. En azından bir fikir beyan edebilmeliydik. Birilerinin ıslahı, bir kurumun işleyişi, bir ortamın dirlik düzeni hakkında yardım istendiğinde “Bırakayım birileri yapsın!” değil, “Keşke hepsini ben yapsam!” diye çabalamalıydık.
İşin içinde Allah rızası yoksa tembellik hiçbir yerde yakamızı bırakmaz. Ha bazen olur öyle kendi çıkarımız için gayrete gelmemiz, heyecanla çalışmamız falan ama bunlar hep sınırlı bir süre olur. Zira sınırlıya ulaşma amacı sınırlıda son bulur. Ancak Baki olan Allah’ın rızasına ulaşmak, insanda yordurmaz bir enerjiye vesile olur.
Bir zamanlar insanlar az konuşur çok çalışırlarmış. Sonra bir dönem az çalışır çok konuşur oldular. Çevremizden şahit olduğumuz şeyler gösteriyor ki yakın bir gelecekte insanlar ne çalışacak ne de konuşacak. Verenin Allah olduğunu, Allah’ınsa her şeye gücü yettiğini bile bile dua etmekte bile tembellik eder olduk. ‘Olmayacak dua’ diye bir şey ürettik, ‘âmin demeyin’ diye de ekledik. Kızıldeniz’in yarıldığını, kayadan deve çıktığını, Ay’ın ikiye bölündüğünü, bıçağın İsmail aleyhisselamı kesmeyip gökten kurbanlık indiğini bile bile…
Rabbim niyetimizi sahih, amellerimizi salih eylesin. Bizi de cümle Müslümanları da gaflet, atalet ve acziyetten korusun/kurtarsın. Kalbimize dua, bedenimize amel etme isteği versin. Dualarımızı katında makbul, amellerimizi en güzeliyle kabul eylesin. Selam ve dua ile…