• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.

Canlı cansız birçok şeyin değerinin azaldığı, buna karşılık fiyatının arttığı bir devirde yaşıyoruz. Eşyanın kıymeti yok artık, fiyatı var. Örneğin kaleme ayet, meyveye nimet gözüyle bakılmamakta. Hemen her şeyin dekoratifi çıkmış. Eşya yaratılış amacı için değil süs için kullanılıyor artık.

Sepetle eşya taşınmıyor artık, testiyle de su taşınmıyor, ikisi de dekoratif. Dekoratif balık ağı, yastık, müzik aletleri ve raf bunlardan bazıları. Dekoratif briket bile var. Bir defasında devasa büyüklükte bir kalem hediye gelmişti. “Kullanmasam kaleme eziyet ederim.” diyerek onu kullanmaya karar verdim lakin kullanamadım. Süs içinmiş ve ucuna göstermelik az bir uç takmışlar.

Satıcıya “Bir mum 15 lira olur mu?” diye sorduğunuzda “O süs abla, dekoratif!” cevabını alıyorsunuz. Çoğu zaman fitili de göstermelik oluyor, kullanamıyorsunuz. Yanmayan mum ne işe yarar? Aydınlatmayan, süs için kullanılan… Peki yanmayan, acı duymayan bir kalp, çevresini aydınlatmayan insan ne işe yarar?

Dekoratifi üretilen şeylere insan da dâhil -bibloları kastetmiyoruz, canlı insanlardan bahsediyoruz. Şu farkla ki eşyanın dekoratifi gerçeğinden pahalı, insanın dekoratifi gerçeğinden ucuz… Eşyanın dekoratifini insanlar üretiyor, insanınki ise çevrenin ya da anne babanın etkisiyle kendi kendini üretiyor; ürettiği son şey de bu oluyor maalesef.

Hayat, can, güzellik, sıhhat ve afiyet Rabbimizin verdiği en büyük nimetlerden… Ancak sahici olmayan insanın üzerinde şükürsüzlük elbisesi oluyor. İnsanın insana, dünyaya ve diğer varlıklara faydası yok artık. Görünürde bir insan var ama bir işe yaramıyor. Allah’ın yarattığı en şerefli mahluk, sadece dışını düzeltmekle meşgul. Kendisiyle eşya taşınamayan dekoratif sepet gibi insan da insanın derdini taşımıyor artık. Gönlü testiye benzetmiş de “Dış yüzüne o sızar içinde ne var ise…” demiş Yunus Emre Hz.leri. Dekoratif insanların gönlünden de bir şey sızmıyor artık. Birçok insanın sadece dış yüzü var… Birçoğu da “Keşke sadece dış yüzü olsaydı.” dedirtecek kadar acımasız.

Makyajla yüz, diksiyonla söz düzeltiliyor da tevbe, istiğfar ve duayla özünü düzeltmek günümüz insanının aklına gelmiyor hiç. Güzel ahlaka gelince hep ‘benden daha kötüleri var’ diye avunuyor, nefsin hoşuna giden şeylerde ise ‘benim niye yok’ diyoruz. Ahirette bize fayda sağlamayacak şeylerin peşine düşüyor, dünya ve ahiret arasında kaldığımızda dünyayı seçiyoruz. Bir fakire yardım edeceğimiz zaman ihtiyaçlarımız(!) gözümüzün önüne geliyor hemen, bir lüks gördüğümüzde ise ihtiyaç telakki ediliveriyor.

Rabbim bizi, yaklaşan Ramazan ayını gerçek bir insan gibi bekleyen, misafirine lüks bir sofradan çok muhabbetli bir kalple iftar verme niyetinde olan, başkasından çok kendini düzeltmeye çalışan ve zenginden çok fakire yedirmeyi sevenlerden eylesin. Dünyanın süsü değil, secdenin süsü eylesin bir de…