Cemre, dostlar ve üç aylar
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.
Üçüncü yani son cemre de toprağa düştü. Artık toprak da sıcak… Bitkiler sıcacık toprağın koynundan su gibi fışkırdı. Havaya, toprağa, suya düştüğü gibi içimize de cemre düşer. Kimi zaman bir dua olur bu, kimi zaman bir haber. Cemre ‘düşüyorum’ der mi? Onu biz içimizden, dışımızdan biliriz. Cemre düştüğü gün soba fazla gelmeye başlar insana. Hemen anlarsınız ki o gün cemre düşmüş.
Kalbimize cemre gibi düşen, düştüğünü söylemeyen çileli insanlar vardır. Çilesiyle muhabbeti bulmuş, muhabbetle dolmuşlardır. Her anları duadır, işleri güçleri zikirdir, Allah için çalışmaktır. Her gün, her saat belki her dakika niyet tazelerler. Çayın bayatını sevmedikleri gibi niyetin bayatını da sevmez ve Allah yolunda çalışmaya layık görmezler. İşte onlardır gönlümüzün cemreleri.
Bazen bir sıkıntı oturur yüreğinize… Yüreğinizi kaçak gibi gizlice onların mekânına atar, Allah’la konuşmalarının arasına onlardan habersiz –belki de haberli- girer ve “Onların dualarıyla birlikte edilmiş say Allah’ım…” dersiniz. Bazen de bir ferahlık gelir içinize, cemre gibi düşer ılık ılık; ısıtır muhabbetiyle, ışıtır çilesiyle… Bilirsiniz bir yerlerde birilerinin sizin için dua ettiğini…
İnsanız; nefs yani heva taşıyoruz. Bunu havaya benzetiriz. Bazen eser, uçurur içimizde ne varsa, bazen yakar kavurur, bazen dondurur. Evet, insanız ve topraktan geldik. Üstelik vücudumuzun yüzde yetmişi de su... Hava, toprak, su… Demek ki dünyaya düştüğü gibi insana da cemre düşer. Ondandır belki de bahar havalarında değişik duygulara hedef olmamız. Baharla çalkalanan içimizi durgunlaştıracak, pır pır atan kalbimize sükûnet verecek bir şeyler lazım…
Derken, dışımızı ısıtan üç cemrenin ardından içimizi ısıtan en güzel cemre de geldi: Mübarek Üç Aylar. Tam da bitkilerin yerden yeniden dirilmesine şahit olduğumuz ve “Biz de böyle kolay dirilebilecek miyiz?” diye düşündüğümüz günlerde. Ölmeye yüz tutmuş hasletlerimizi Allah’ın izniyle diriltmeye geldi. Bizi yersiz korkulardan, bize faydası olmayan kaygılardan sıyırıp takva ile donatmaya, Allah için yaşamak ve Allah için ölmek hususunda bizi irşad etmeye… Zikretmek, şükretmek, akletmek ve tefekkür etmek hususunda bize yardım etmeye… Bizi hayır hasenata teşvik etmek için geldi, tıpkı hayırhah bir dost gibi…
Rabbim içimize cemre gibi düşen güzellikleri, yüreğimize baharlar getiren, hayırlarımızı artıran ve artırmamıza vesile olan kimseleri, olayları, günleri ömrümüzden eksik etmesin. Bizi de her daim zikirle yenilenen, tefekkürle yeşeren, şükürle büyüyen ve başkalarına şifa olan kimseler eylesin.