• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O`nun pak Rasûlüne olsun.

Toplum olarak ve dahi Müslümanlar olarak hüsnüzan yoksunluğu yaşıyoruz. Bir kısım insanlar suizannın zirvelerinde dolaşırken, diğer bir kısım hüsnüzannın doruklarında… Kimileri en basit bir meselede bile kardeşini töhmet altında bırakırken, kimileri de haram olan toplumsal meselelerde bile hocaları, siyasi liderleri, başkanlarının hareketinin altında ‘hikmet` aramaktadır. Aslında konumuz ikisi de değil. Toplumsal haramlar veya günahlar bir yana dursun, kardeşlerimizin özellikle kendilerini etkileyen konulardır kast ettiğimiz.

Sahi göz her zaman doğru mu görür? Yahut görse bile gördüğü şey her zaman bizim algıladığımız gibi midir? Kalemi bir bardak suya koyup bir kısmını dışarıda bıraktığımızda kalem kırık gibi görünür. Gözümüz öyle gördü diye kalem kırık değil ya? Demek ki gözün gördüğü her şey hakikat değildir. Kalemi kırık görmemize sebep, ışığın farklı ortamlardaki kırılma açısıdır.

Kardeşlerimiz de farklı ortamlarda farklı görünebilirler. Yaptıkları işler, içinde bulundukları haller, yaşam ve ölüm tarzları bize yanlış görünebilir. Unutulmamalı ki hakikati ancak Allah bilir. İşlerin ve olayların perde arkasına dair bilgi O`nun katındadır. Umalım ki kardeşimizin yaptığı yanlış hareketin ardında bilmediğimiz bir hikmet olsun. İçki satan, zina eden, haramları açıkça ve utanmadan irtikab eden bir Müslümanın davranışında hikmet aramayalım elbette. Ancak yaptığı işin zararını sadece kendisi gören insanlar hakkında hayır dua edelim ve meseleyi kapatalım. Gözümüzle gördüğümüz değil göremediğimiz birçok şey gerçektir. Dua edelim de gözümüzle yanlış gördüğümüz hareketin ardında görmediğimiz bir hakikat olsun.

Perde arkasını düşünmeyenlerin yolu uzun sürmez, ilmi ve hikmeti çoğalmaz. Hızır(as) ile Mûsâ(as) kıssası buna en güzel örnektir. Mûsâ(as) sonunda Hızır(as)`ın bir çocuğu öldürmesine dayanamamış ve tepki göstermiş, böylelikle yol arkadaşlıkları sona ermiştir. Öyle ya, suçsuz bir adamı öldürmek büyük bir günahsa, daha hiç günaha bulaşmamış tazecik bir cana kıymak nasıl büyük bir iştir. Hz. Musa Hızır(as)`a şeriat nazarıyla baktı da tepki gösterdi, Allah Hızır(as)`ı kendisine övmesine rağmen. Şeriat hakikatin, hakikat de şeriatın içindedir; ikisini birden görmeyene de Hızır(as)`a bırakın yol arkadaşlığı yapmayı, Hızır(as)`ın kokusunu duymak bile nasip olmaz.

Olan bir şey varsa, özellikle de failden başkasına zararı yoksa mevcut durumun, ‘O yapmaz.` deyip mevzuyu kapatabilmeliyiz. “Yaptıysa da bir sebep, bir perde arkası vardır; yoksa o öyle biri değildir.”

Rabbim hayatımızda ve ölümümüzden sonra, kötü amellerimiz hakkında “O yapmaz.” diyecek kimseleri nasip etsin cümlemize. “Yaptıysa bir sebebi vardır; yoksa da olsun Allah`ım!” diye dua edecek kimseleri dost kılsın bize. Kardeşlerimiz hakkında “O yapmaz!” diyebileceğimiz bir uhuvvet, şuur ve hüsnüzan versin bize.