• DOLAR 35.861
  • EURO 37.252
  • ALTIN 3228.24
  • Akşama 1 saat 39 dakika kaldı

Gazze’de yıkım ve soykırımın tüm vahşiliğiyle devam ettiği 10 Temmuz 2024 tarihinde bu köşedeki yazımızda şöyle bir ifade kullanmıştık: “... Sahip olduğu iman, cesaret, erdem, fazilet ve insanlıkla Gazze, Medine’nin başlattığı İslam Medeniyetini hakkıyla temsil ediyor. Bir vicdan inkılabı başlattı Gazze ve bu inkılap her geçen gün neşvü nema bulacaktır inşallah.”

Evet, Gazze tüm insanlığa İslam medeniyetinin muazzam örnekliğini gösteriyor. Geçmişte ambargo altında aç ve perişan olan Mekke yarenlerinin Kutlu Nebi’nin izinde Medine’de oluşturdukları medeniyet gibi, Gazze de çok daha perişan bir vaziyete rağmen tüm insanlığa medeniyet dersi veriyor. Gazze, medeniyetin kitabını cafcaflı sözlerle değil; kurban verdiği şehidleri, sabır ve direniş ehli olan halkının sadakati ile yazıyor.

Ateşkesle birlikte başlayan esir takasının ikincisi ile siyonistler ve tüm dünya şaşkına döndü. ‘HAMAS artık bitti’ diyenlere kapak olacak bir görüntü eşliğinde ikinci esir takası gerçekleştirildi. En seküler haber kanalları bile HAMAS’a övgüler düzmekte, işgalciler ile kıyas kabul etmez insanlıklarını dile getirmektedirler.

Medeniyet, bir yönüyle insana gerçek anlamda değerin verildiği yerde başlar. İbn-i Haldun, bir şehrin yaşanabilir olmasını sağlayan şeyin, şehrin sakinlerinin sorumluluk sahibi olmaları ve sahip oldukları değerlerle hayatı ihya etmeleri olduğunu söyler. Yine şehri bir insan bedenine benzeten Farabi’ye göre de erdemli bir şehrin en önemli hususiyeti, birbirlerine yardım eden ve destek olan insanların birlikteliği ile inşa edilmesidir.

Medine de aynen öyle inşa edildi ve kardeşlik, paylaşım ve dayanışma ile medeniyetin temelleri atıldı. Gazze de erdemli bir şehir olarak tüm yokluğuna ve mahrumiyetine rağmen birbirleriyle tam bir destek ve yardım halindedir. Sadece kendilerine mi? Hayır, esir aldıkları düşmana bile aynı hassasiyeti gösteriyor. Karşılarında ise sözde medeniyetin sembolü olan Batı ve destek verdikleri işgalciler… 

Bir tarafta 16 aydır sözde esaret altında oldukları halde güle oynaya tatilden gelmişçesine salıverilen esirler, öte tarafta işgalcilerin vahşi işkence ve kötü muamele ile yıllardır zindanlarda tuttuğu Filistinli esirler…  Diğer yandan bu işgalcilere destek veren sözde modern ABD ve Avrupa… Gerçekte insan olan kim, vahşi olan kim? Ya da kim medeni, kim barbar? Batı ve işgalciler mi, yoksa aç, çıplak ve yalın ayaklı Gazze mi medeni?

Medeniyetten mahrum bir diğer mesele ise, günlerdir gündem olan otel yangını. Geçen hafta Bolu’da yaşanan olayda hayatını kaybedenleri rahmetle anarken, olayda insanı değer sahibi bir varlık olarak görmemenin bir tezahürünü, para ve servet hırsı ile vahşileşenleri görüyoruz. İnsanın değersiz olduğu, açgözlülük ve zenginlik hırsının gözleri kör ettiği bir edeniyete şahitlik ediyoruz.

“İman insanı insan eder, belki de sultan eder” diyor Üstad. İman olmayınca şefkat, merhamet ve vicdan da yok oluyor.

Ancak şu özeleştiriyi de yapmak gerekir. Madem bu kadar güvensiz bir yer ve ucuzluğu bırakın astronomik rakamlar isteniyor, neden hala çok talep görebiliyor bu oteller. Neden bu otellere kurbanlık koyun gibi teslim oluyoruz.

“Gıcırdamayan menteşeyi yağlamazlar” demişti Malcolm X. Hakkınızı savunun, aksi takdirde hakkınızla birlikte burada olduğu gibi canınızı da kaybedersiniz, hem de kendi paranızla…

İşgalci zalimlere karşı hakkını savunan Gazze nasıl ki onları ateşkese zorladı ise, açgözlülere karşı da hak istemeyi bilmek gerekir. Aksi takdirde tüm haklardan mahrumiyetin devam etmesi mukadderdir.