• DOLAR 34.265
  • EURO 37.679
  • ALTIN 2887.753
  • ...

Aksa Tufanı operasyonu üzerinden bir yıl geçti; yaşanan vahşet, katliam ve barbarlığın yanında muazzam bir direniş, sabır ve mücadeleye de şahitlik ettik/ediyoruz. Maalesef Gazze yerle bir edildi ve halen hem Gazze hem de yeni cephe Beyrut’a büyük saldırılar devam ediyor. Aksa Tufanı tüm dünyada vicdanları diriltti, kimi yüzleri ak ederken kimini de kararttı. Ve insanlık adına tüm dünya halkları protestolara devam ediyor. Elbette tüm acı tarafına rağmen bu gelişmeler, işgalciler için artık sonun başlangıcı olacaktır inşallah.   

Batısında Akdeniz olan işgalci israil, güneyde Gazze şeridi ve doğuda Batı Şeria’ya saldırırken, öte yandan kuzeyde bulunan Lübnan’a da saldırarak çemberi genişletmektedir. Bu cephelerin düşmesi ile Arzı Mev’ud hayallerinin önündeki önemli engeller kalkmış olacaktır. Bu nedenle bölge ülkelerinin kendi geleceklerini garanti altına alması bu cephelerin düşmemesine bağlı iken, yaşananlara yönelik bigâne tavırlar akıl ve iz’anla izah edilemez.

İşgalcilerin Arzı Mev’ud hayalleri içerisinde yer alan Türkiye’ye yönelik tehditler, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıkça dile getirildi. Ancak Ürdün, Mısır, Suriye ve diğer çevre ülkeler de bu akıbetten asla azade olmayacaktır. Öte yandan bu ideallerine ulaşmış bir siyonizm, tüm dünyayı köleleştirmek için kolları sıvayacaktır. Bu hakikatlere rağmen gaflet ve ihanet halinin devamı, bu tavır sahiplerinin sonunu getirecek ama iş işten geçmiş olacak. Bu nedenle bölge ve tüm insanlık için tek çare, bu vahşi canavara karşı ortak bir duruş sergilemektir.

Söz konusu siyonist tehdit tüm insanlığı kuşatmışken tefrika ve fitne sebebi olacak tavırlar, sadece canavara zaman kazandıracaktır. Bu tehlike anında bile İran ve Lübnan üzerinden düşmanca tavırlar, canavara yem olurken av olanların yaptığı kavga misalidir. Ancak canavarı alt etme amaçlı sahip olunan gücün kullanımı da oldukça önemlidir. Bu talep ve beklentiyi dile getiren iyi niyetli yaklaşımları da şeytanlaştırmamak gerekir.

İsmail Heniyye’nin şehadeti sonrası beklenen cevabın gelmemesi elbette bir hayal kırıklığı oluşturdu. Gazetemiz Yazarı Abdullah Kavan’ın da Cumartesi günü yazısında ifade ettiği gibi hamlelerin gecikmesi ödenen bedelleri ağırlaştırdı. Evet, belki de Heniyye suikastına karşı etkili bir karşılık verilmemesi, diğer suikastları beraberinde getirdi. Bu arada verilen karşılıkları hain ve gafil devlet yöneticilerinin tepkisizlik ve ihaneti ile kıyaslamak da çok anlamsızdır. Zira işgalcilere karşılık verilmesi beklentisi sadece bu davayı sahiplenenlere yöneliktir, hain ve gafillerin hali zaten ortadadır.

Ve nihayet geçen hafta İran tarafından hipersonik balistik Fettah füzeleriyle yapılan saldırı sonucunda işgalcilere verilen hasar, tüm gizlemelere rağmen psikolojik olarak oldukça etkili oldu. Umudumuz hasarın yüksek olması ve vahşi canavara karşı caydırıcı saldırıların devam etmesidir. Zira işgalci israil gibi sadece güçten anlayan bir zihniyete karşı etkili bir karşılık verilmemesi ve zafiyet tavrı, çok daha vahim sonuçlar doğuracaktır.

Bu durumu Üstad’ın ifadesinden bir kelime değiştirerek ifade edersek; “Aç canavara karşı SESSİZLİK, merhametini değil, iştahını açar…” İşte bu aç canavar misali işgalci israil doymak nedir bilmiyor ve saldırılarını genişletiyor. Bu sebeple bu canavara karşı ciddiyetle mukavemet göstermek tek çaredir. Üstad’ın orijinal ifadesiyle canavara karşı tahabbüb (muhabbet) ise, bunu yapan ülkeler için çok zelil sonuçlar doğuracaktır.

Öte yandan bu saldırıyı bile ön yargı ile değerlendirip diline dolayanlar ise, samimiyetten ve adaletten uzak olanlardır ve asla dikkate değer değildir.