• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Osmanlı sonrası şekillenen coğrafyanın asli unsurlarından olan ve Batının sömürge anlayışına payanda olmayı kabul etmeyen Müslüman Kürt halkı, Temmuz ayı içerisinde acıyla yâd ettiğimiz Zilan katliamı gibi nice acı ve zulümlere maruz bırakıldı. Ödetilen tüm bedellere rağmen inancından taviz vermeyen bu halk, maalesef batı ve İslam dışı güçlerin desteği ile içerden bir güruhla çökertilmek isten(di)iyor. Kürtlerin mazlumiyet ve mahrumiyetini iyi kullanan bu seküler ve laik güruh; hak, hukuk ve özgürlük adına tüm kutsalları yerle bir etti.

Asıl amaçlarının Kürtlerin hak ve hukuku olmadığı, özellikle son dönemlerde gün gibi ortaya çıkmıştır. Sapkın grupların ve (Din değil) İslam düşmanlarının sözcülüğüne soyunan bu güruh, Müslüman Kürt halkının değerlerine ise kör, sağır kesilmiş ve hatta karşısında durmuştur. Bunlar tarafından Asr-ı Saadet dönemi kötülenmiş, çarşaf üzerinden tesettürle alay edilmiş, Kur’an Kursları ve medreselere dil uzatılmış, sapkınlar savunulmuş, namus ve ahlâk abidesi Kürt halkının gözleri önünde cereyan eden ahlâksız dans ve oyunlara sahip çıkılmış, hatta mazlum Gazze için ses veren Müslüman Kürtlerin eylemlerinden bile rahatsızlık duyulmuştur.         

Müslüman Kürtler Enbiya ve Evliyayı rehber edinirken, bunlar kimin takipçileri acaba? Tarihi kayıtlar Kürtleri, Yahudilerin de soyundan geldiği Hz. İshak’a dayandırmaktadır. Doğrusunu Allah bilir, ancak önemli olan kökenin nereye dayandığı değil, sahip olunan anlayıştır. Bu şerefli aileden Hz. Yusuf gibi bir peygamber ve Aziz çıktığı gibi, azgınlıkta ve haddi aşmada tarihe mal olmuş olan Yahudiler de çıkmıştır. Müslüman Kürtler kendilerini Hz. Yusuf’un takipçileri olarak görürken, Müslüman Kürtlerin inanç ve değerlerine karşı duran malum güruh ise peygamber babalarına isyan eden Hz. Yusuf’un kardeşlerinden Yahuda’nın izinde gitmeyi tercih ediyorlar.

Yusuf’u kuyulara atan kardeşlerin iddiası, yalan da olsa babalarının sevgisini kazanmaktı, onlar ise batının sempatisini kazanmak için Müslüman Kürtlere kuyu kazmaktadır. Yusuf’un tüm iyi niyetine rağmen kötülük ve düşmanlığı tercih eden İsrailoğulları gibi, malum zihniyet de Müslüman Kürtlerin tüm iyi niyet ve sağduyusuna karşı düşmanlık yapmaktan geri durmamaktadır. Hiçbir sağduyulu yaklaşım, ne işgalci Yahudi’nin ne de bu zihniyetin gözünde bir anlam ifade etmemektedir. Her ikisi de kendi çıkarları dışında hiçbir şey dinlemeyen ve hiç kimseye hayat hakkı tanımayan bir anlayışa sahiptir.

Yusuf’u öldüremeyen kardeşleri, O’nu az bir menfaat karşılığında köle olarak satmak suretiyle kurtulmaya çalıştılar. Bu zihniyet de yok edemedikleri Müslüman Kürtlere, batıyla batılda yaptıkları işbirliği ile saldırmaktadır. Böylece Müslüman Kürtlerden kurtulma hevesine kapılabilirler ama Mısır’a sultan kılmaya kadir olan sadece Allah’tır. Ailesinden ve özgürlüğünden mahrum edilen, iftira ve zindanlara maruz bırakılan Yusuf (a.s.), Mısır’a Aziz olma yolunda ilerledi ve O’na engel olmaya kimsenin gücü yetmedi. Bugünün Yusufileri olan Müslüman Kürtler de tüm düşmanlık ve iftiralara rağmen, ümmetin azizlerinden olma yolunda ilerlemeye devam edecek ve inşallah bunu hiç kimse durduramayacaktır.

Ve son olarak, Yusuf’a her türlü düşmanlığı yapan kardeşleri nasıl ki zelil oldu, Mısır Azizi olan kardeşleri Yusuf (a.s.)’a muhtaç hale geldi ve merhameti yine O’ndan gördü ise; onlar da bilsin ki bugün işbirliği yaptıkları batı gibi İslam düşmanları, işleri bittiğinde yine menfaat putlarına tapmaya devam edecek ve sözde dostluklarını sona erdirip onları yüzüstü bırakacaktır. Onlara en başta merhamet kanatlarını açacak olan, yine Müslüman Kürt kardeşleri olacaktır.

Ne mutlu Yusufi Kürtlere ve yazıklar olsun Yahuda’yı takip edenlere…