Dünya Çevre Günü ve Mizan Sözleşmesi
Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü. İsveç’in başkenti Stokholm’de 5-16 Haziran 1972 tarihlerinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda alınan kararla, merkezi Kenya’da olan BM Çevre Programı (UNEP) oluşturuldu ve 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak ilan edildi. Bu ilanın temel amacı, çevrenin korunması ve iyileştirilmesine yönelik bir bilinç ve farkındalık oluşturmak olup yarım asırdır her yıl Çevre Günü ayrı bir tema ile farklı ülkelerde idrak edilmektedir.
Atılan adım önemli ve çevrenin gündem olması açısından da güzel bir başlangıç olmuştur. Zira çevre sorunları günümüz dünyasını ve tüm insanlığı tehdit eden en önemli problemlerden biridir. Bilgi ve tekniğin gelişimi ile birlikte insanoğlu doğayı daha iyi tanıma ve istifade etme imkânı elde ederken, maalesef bununla yetinmemiş ve doğaya hükmetme azgınlığına girişmiştir. Bu baskı ve tahakküm sonucunda da dünya çapında ekolojik dengede bozulmalar ve ciddi sorunlar baş göstermiştir.
Ancak dünyanın tahrip edilmesi ve biyolojik dengenin bozulması batı ile başlamış ve zamanla tüm dünyayı etkileyen bir sürece evirilmiştir. Küresel anlamda belki de ilk önemli adım olan Stokholm Çevre Konferansı sonrasında da çevre sorunları maalesef hiçbir zaman bitmemiş, hatta daha da büyük problemler yaşanmaya devam etmiştir. Zira bu konferansta alınan kararların hiçbir yaptırımı ve bağlayıcılığı olmamıştır. Yani yarım asır sonra bile kayda değer hiçbir gelişme kaydedilememiştir.
Dahası, 2022 raporlarına göre dünyayı en çok kirleten ülkeler; Çin, ABD, Avrupa Birliği Ülkeleri, Hindistan, Rusya ve Japonya olarak tespit edilmiştir. Yani çevrenin korunmasına yönelik en çok mesaj veren ülkeler, dünyayı en çok kirletenlerin başında gelmiştir.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen faydalı etkinliklere de imza atan UNEP çatısı altında, 27 Şubat 2024’te uzman Müslüman düşünce adamlarından oluşan bir heyet tarafından “Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme” metni hazırlanmıştır.
Sözleşmede; Kur’an’dan, İslam hukukundan, İslam’ın temel prensiplerinden ve Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem)’in doğa ve diğer canlılarla ilgili öğreti ve ilkelerinden bahsedilirken, bunların günümüzde nasıl uygulanması gerektiğine dair önemli bilgilere de yer verilmiştir. Ayrıca sözleşmede; yoksulların, zulüm görenlerin, mültecilerin, çocukların, kadınların, yaşlı ve engellilerin yaşanan yıkımdan en büyük zararı gördüğü de aktarılmıştır.
Sözleşmenin odağında İslami öğretilerin ve bunların çevre yönetimiyle ilgisinin araştırılması yer almıştır. İslam’da çevre ahlâkının temel unsurlarından ilki olan Tevhid’e (Allah’ın Birliği) vurgu yapılmış ve Allah’ın her türün, her neslin ve yaratılmış her bireyin de Rabbi olduğu aktarılmıştır.
Sözleşme, İslami öğretilerin insanlar ve doğal dünya arasında daha uyumlu (mizan) bir ilişkiye nasıl ilham verebileceğini, çevreyi korumayı ve tüm canlılara saygıyı nasıl teşvik edebileceğini açıkça ifade etmiştir. Ayrıca sözleşme, İslami öğretilerin çevre yönetimine dair tutum ve davranışları nasıl etkileyebileceğini ele alırken, çevre eğitiminin de İslami eğitim ve din dersleri müfredatına dâhil edilmesini tavsiye etmiştir.
Son olarak Mizan sözleşmesinde, Allah’ın muhteşem ve hassas bir dengeyle yarattığı ve insanoğluna emanet ettiği çevrenin bozulmasını durdurmak ve sürdürülebilir bir geleceği teminat altına almak için politikalarda, gündelik yaşam biçimlerinde ve zihinlerde köklü değişikliklere ihtiyaç olduğunun da altı çizilmiştir.*
Hâsılı kelam, vahye dayanmayan hiçbir yöntem ve sistem insanlığa huzur getirmeyecektir.
*Kaynak: https://perspektif.eu