• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Bugün 15 Mayıs, yani Büyük Felaket (NEKBE) günü. Filistin için vahşet ve katliamların simgesi olan "NEKBE", tam 76 yıldır dinmeyen bir acıyı ifade ediyor. İşgalci israil'in 14 Mayıs 1948'de Filistin’i işgal etmesi, Filistinliler için felaketlerin başladığı gün oldu. O nedenle bu günü takip eden 15 Mayıs, "NEKBE" günü olarak sembolleşti. Peki, NEKBE ümmet için neyi ifade eder? Eksik kalacaktır ama biz âcizane 14 madde ile iktifâ edeceğiz.

NEKBE; önce İngilizlerin öncülüğünde batının işgaline uğrayan ve adım adım siyonistlere teslim edilen Kudüs’ün, hüzün dolu kaderinin başladığı gündür.

NEKBE; peygamberlerin mukaddes izlerinin ve mücadelelerinin bulunduğu mekânın zulümle kirletildiği gündür.

NEKBE; Daru’s-Selam, yani selam yurdu olan Kudüs’ün Jerusalem olduğu, yani selam ve huzurun kaybolduğu gündür.

NEKBE; Kudüs’ün esaretine karşı ümmetin sünnetullahı, yani fiili duaları ve çabayı terk edip, sadece kavli dualara sarıldığı, bu nedenle izzet ve onurunu kaybettiği gündür.

NEKBE; Kudüs elden çıktığında sadece ümmetin değil, insanlığın topyekûn kaybettiği gündür.

NEKBE; Üstad Said-i Nursi’nin, “Yahudi milleti hubb-u hayat ve dünyaperestlikte ifrat ettikleri için, her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeye müstahak olmuşlar. Fakat bu Filistin meselesinde; hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil, belki Enbiya-yı Benî İsrailiyenin mezaristanı olan Filistin, o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle, bir cihette bir ehemmiyetli hiss-i millî ve dinî olmasından, çabuk tokat yemiyorlar. Yoksa... hiç dayanamayacaktı, çabuk meskenete girecekti.” sözleriyle ortaya koyduğu gibi, ancak ve ancak değerlerine sarılanların muzaffer olacağının unutulduğu gündür.

NEKBE; ümmetin önceliklerinin değiştiği, kutsal değerlerin dünyevi amaç ve hedeflerin ötesine gerilediği, hatta yok sayıldığı gündür.

NEKBE; Selahaddin-i Eyyubi’nin bir Cuma namazında cihad emrinin verilmesini isteyen gencin sabah namazında olmadığını görünce, “Cuma namazlarında camilerimizi dolduranlar, sabah namazlarında da aynı şekilde doldurmadıkça Kudüs’e cihad ilan etmeyeceğim” sözüyle, kuvvetli bir maneviyat olmaksızın mücadelenin verilemeyeceğini vurguladığı hakikatin terk edildiği gündür.

NEKBE; Şeyh Ahmet Yasin’in, “Müslümanlara ilme önem vermelerini tavsiye ediyorum... Cehaletle zafer elde edemeyiz. Dini, dünyayı ve ahireti kuşatacak bir ilimle ancak zafer elde edebiliriz.” sözündeki hakikatin göz ardı edildiği gündür.

NEKBE; yine Şeyh Ahmet Yasin’in, “İslam ümmetinin hâli, benim şu felçli halim gibidir, o da dilinden başka hiçbir yerini hareket ettiremiyor” dediği halin başladığı gündür.

NEKBE; ümmetin yiğit evlatlarını yetiştiren kadınların, ilimden ve mücadele alanından uzaklaştırıldığı ve dahi bu alanda yok sayıldığı gündür.

NEKBE; Bilge Lider Aliya İzzetbegoviç’in, ”Dünya üzerinde Müslümanların vaziyetini düşündüğümde ilk sorum şudur: Acaba hak ettiğimiz kaderi mi yaşıyoruz, yoksa vaziyetimiz ve mağlubiyetlerimiz konusunda daima başkaları mı suçlu? Eğer biz suçluysak ki ben böyle olduğu kanaatindeyim, yapmamız gereken neyi yapmadık veya yapmamamız gereken neyi yaptık?” özeleştirisinin ihmal edildiği gündür.

NEKBE; Gazzeli akademisyen Mahmut El-Rantisi’nin, “Zafere götüren sabrın kaynağı olan Kur’an, Gazze ve tüm Filistin’de mücadele veren yiğitlerin başucu kitabıdır, bu sıkı bağın sonucunda bu mücadele verilebiliyor.” sözlerindeki hakikatten gafil olunan gündür.

Ve NEKBE; Hz. Ömer’in, ümmetin emini Ebu Ubeyde bin Cerrah’ın ve Selahaddin’i Eyyubi’nin tarihe nakşedilmiş karakterleri olan eminliğin ve güven sahibi olmanın, ne yazık ki ümmetçe terk edildiği gündür.