Kanun Teklifi Yasalaşmalı
Siyonist işgal rejimi vahşet ve soykırımına hız kesmeden devam ediyor. İslâm topraklarında yine kan, gözyaşı, zulüm ve vahşet!!!
İslâm âlemi ise yine kör, sağır ve dilsiz!
Dünya yine suskun, yine seyirci. Bir yılı aşkın bir süredir aralıksız yaşanan bir vahşet ve soykırım var.
Anneler, babalar, çocuklar ölüyor! Mazlumların ahı arşı titretiyor!
Hayaller, umutlar, minik bedenler, parçalanmış, toza dumana bulanmış cesetler enkazlar altında...
Bacağı kopan küçük çocuk “anne bacaklarım tekrar çıkacak mı” diye sorması annesinin cevap verememesi!!! Annenin o anki duygularını hiç düşündünüz mü?
Yetmedi mi?
Daha kaç çocuğun, kaç annenin, kaç babanın, kaç masumun acımasızca katledilmesini izleyeceğiz?
Gazze’de yanan ateş çevre ülkelere de sıçradı. Lübnan ve Yemen de kana doymak bilmeyen barbar Siyonistlerin saldırısı altında. Neden saldırmasın ki? İslâm ülkelerinin, uluslararası toplumun seyirci kalması, müdahale etmemesi Siyonistleri daha çok cesaretlendiriyor. ABD ve emperyalist güçler dünyaya hükmedebilmek için Firavun ve Nemrutları aratmayacak türden cürümler işliyor. Hak ve adalet kavramları onlar için bir şey ifade etmiyor.
Dünyaya kurtarıcı olarak pazarlamış oldukları, demokrasi, insan hakları, kadın ve çocuk hakları insanlık için hiçbir şey ifade etmiyor. Hak-hukuk, adalet halkların kendi kaderini tayin etme hakkının olması, insanî değerler... anlamını yitirdi. Dünyaya pazarlanan tüm kavramların hiçbir anlamı yok. Çünkü tüm bu kavramların koca bir yalan olduğuna tüm dünya şahit olduk.
Batı katil siyonistlere sınırsız desteğini sunuyor. Soykırımda hiçbir sınır tanımıyorlar. İnsani değerler ayaklar altında.
Dünya masum çocukları korumuyor! Neden?
Buna gücü yetmiyor mu dünyanın? Gazze bedel ödüyor, birileri de semirdikçe semiriyor ve insanlık alemi Gazze sınavını geçmekte aciz kalıyor.
Bu yaşanan vahşetin tek müsebbibi siyonistler değil elbet, sesiz ve seyirci kalan Müslümanlardır aynı zamanda.
Gazze’de işlenen soykırım suçu tüm insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. İşlenen soykırım suçu cezasız bırakılmamalıdır.
Gazze’de büyük bir ateş yanıp duruyor ve bu ateşi harlayan birileri de var. Ateşi harlayanlar, soykırıma açıktan veya gizli destek verenler hak ettikleri cezaya çarptırılmalı.
Dünya’nın dört bir yanına dağılmış çifte vatandaşlık pasaportuna sahip siyonistler var.
Bugün işlenen soykırım suçuna dur demek, çifte vatandaşlık pasaportuna sahip Siyonistlerin yargılanmasını ve hak ettikleri cezaya çarptırılmaları siyasetin ötesinde, Müslümanlığın ötesinde insanî bir sorumluluktur.
HÜDA PAR’ın çifte vatandaşlık pasaportuna sahip siyonistlerin yargılanması için kanun teklifi hâlâ Meclis Genel Kurulunda görüşülmedi.
Çifte vatandaşlık pasaportuna sahip siyonistlerin elini kolunu sallayarak katliam işleyip geri ülkeye dönmelerine niçin müdahale edilmiyor?
Bu nasıl bir sessizlik!
Bu nasıl bir akıl tutulması!
Bu nasıl bir vicdansızlık!
Siyonist katillere sessiz kalmanın hiçbir mazereti olamaz!
Meclis samimiyet testinden geçiyor. Mecliste bulunan vekiller de samimiyet testinden geçiyor.
HÜDA PAR’ın meclise sunmuş olduğu kanun teklifine tüm vekillerin destek vermesi bir insanlık vazifesidir.
Yaşanan zulüm, vahşet ve soykırıma seyirci kalınmamalı. Gereken tepki gösterilmeli, yetkili makamlar, insani ve vicdani sorumluluklarını yerine getirmelidir.
Çifte vatandaşlık pasaportuna sahip siyonistler sadece Gazze, Yemen, Lübnan için değil Türkiye için de bir tehdittir.
Vaat edilmiş topraklar safsatasını gerçekleştirmek için, Türkiye üzerine de saldırı planları yaptıkları herkesin malumu. Bu konuda gereken tepki gösterilmeli.
Siyonizm terör suçu kapsamına alınmalı, hatta israil (siyonist) propagandası da suç kapsamında değerlendirilmeli, çifte pasaportlu siyonistler hakkında meclise sunulan kanun teklifi ivedilikle yasalaşmalıdır.