• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Yüz yıldır işgal edilmiş Filistin topraklarında özgürlük mücadelesi için çok bedeller ödendi.

Filistin’de işgalin olduğu günden bu yana her türlü hak ihlalleri yaşandı. Katledildiler, arazilerine el konuldu, evleri gasp edildi, zorla yurtlarından çıkarıldılar.

Geçmişe doğru bir yolculuk yaptığımızda tarih sayfalarında, yaşanan vahşetin kirli ve karanlık yüzünü görüyoruz.

1948'den bu yana 200 binden fazla Filistinli kardeşimiz katledildi, ancak dünya duymadı. 7 Ekim Aksa Tufanı bir milat oldu. Görünmeyen zulüm görünür oldu. Sadece 7 Ekim'den bu yana Gazze'de en az 20 bini çocuk, 15 bini kadın olmak üzere 45 bine yakın insan şehit oldu.

Filistin’de 1967'den bu yana 1 milyondan fazla insan Siyonist zindanlarında esir edildi. İşkencenin her türlüsüne maruz kaldılar. İnsan hak ve hürriyetinin, insani değerlerin yerle bir edildiği modern çağın en karanlık dönemi.

Siyonist işgalden dolayı 10 milyondan fazla Filistinli başka ülkelerde mülteci durumuna düşmüş, zorla yerinden edilmiş, dünya buna rağmen kör, sağır ve dilsiz kalmaya devam ediyor. Uluslararası sözleşmeler artık hiçbir anlam ifade etmiyor. Hani halklar kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahipti. Hakları gasp edilen bir halk başka ülkelerde mülteci durumuna düştü. Bunun bir tarifi, bir izahı yok ve olamaz da! Dünya’nın en kalabalık mülteci nüfusuna sahip ülke Filistin!  Filistinliler özgür bir şekilde ülkelerine döneceği günü bekliyor.

İşgal rejimi, işgali genişlettikçe genişletti, geriye bir Gazze kalmıştı. Gazze de bir yıldır yerle bir edildi. Katil sürülerinin son planı Gazze’yi de Filistin’in diğer bölgeleri gibi küçük mahallelere sığdırmak. Gazze’nin kuzeyinde 470 bin insanın tüm dünya ile irtibatı kesildi. Dile kolay 470 bin insan tam bir aydır, açlık, susuzluk, ilaçsızlık ve insani ihtiyaçlardan mahrum bırakılarak ölüme ve yalnızlığa terk edildi! Anneler bombaların yağmur gibi üzerlerine yağmasından korkmuyor, çocuklarının aç kalmasından korkuyorlar. Evladının anne acıktım demesi ve annenin evladının karnını doyuramaması kadar zor bir durum yoktur, diyor Gazzeli anneler.

Çocuklar, kadınlar ve masum insanlar ölüyor, mazlumların ahı arşa ulaştı… Anaların feryatları içimizi dağladı. Artık söz de yetmiyor kelam da, vahşeti anlatmaya. Kavimlerin helakına neden olan bir vaziyete geldi insanlık.

Katil sürüsü Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye bölgesine saldırdı. 150'den fazla masum şehit oldu. Basından duyduklarımız. Yerel kaynaklardan duyduklarımıza göre ise İşgalciler 30 gündür Cibaliye bölgesinde korkunç katliamlarla soykırım suçu işliyor. Saldırıya hedef olanları kurtarmak için de harekete geçilmesine engel olunuyor.  Bölgedeki yerleşim bölgesinin tamamı bombalanıyor, Filistinlilerin imdat çağrılarına dünya seyirci kalıyor.

Kadınların, çocukların ve masumların imdat çağrılarına vicdanı körelmiş, insanlıktan nasibi kalmamış devletler ve gücü ellerinde bulunduranlar, bu soykırıma seyirci kalıyor.

Sözde "Generaller Planı" adını taşıyan bu soykırım planı, tek tek devreye sokuluyor. Gazze Şeridi'nin kuzeyinden Filistinlileri tehcir etmeyi, ardından bölgenin kuşatılması, gıda, yakıt ve temiz su girmesine izin verilmemesi gibi şeytani plan tek tek işleniyor.

Bu plana karşı devlet yetkilileri kınama mesajlarından artık vaz geçmeli. Bölgesel ittifaklarla bu zulmü durdurmak için adım atılmalı.  Çanakkale’de kurtuluş savaşında düşmana karşı savaşan Gazze’nin ecdadının makberi sızlıyor. Gazzeli kardeşlerimiz, dün Çanakkale’de düşmana karşı savaşıp düşmanı püskürttükleri gibi bizlerin de onlara karşı sorumluluklarımızı ve vefa borcumuzu ödeme vakti gelmedi mi?

Zulme sessiz kalmanın zulme ortak olmak kadar ağır vebali vardır. Bu vebalden kurtulmanın tek çaresi Gazze’ye karşı sorumluluklarımızı yerine getirmektir.