• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Toplumda kadın hakları ve rolleri ile ilgili tartışmalar yıllardır sürüyor. Kadın hakları üzerindeki tartışmalar bilinçli veya bilinçsizce ele alınırken genellikle feminist hareketler üzerinden değerlendiriliyor. Oysa Allah (c.c) kadına ve erkeğe farklı roller vermiştir. İslâmiyet dengeyi ve ahengi sağlamak için aile ve sosyal hayatın hedeflerini göz önüne alarak aralarındaki farkı ortaya koyuyor. Ama bu fark birini diğerine üstün kılmaktan ziyade birbirini tamamlama, birinin diğerini geçebileceği alanların olduğudur.

İslâmiyet kadının haklarını tanımış, birçok alanda erkeklerle eşit muamelede bulunmuştur.

Laik toplumların ileri sürdüğü çözüm önerileri kadınlar için gerçek kazanımlar sağlamadı, sağlamaz da. Süslü cümlelerle kadını kimliğinden uzaklaştırdılar.

Kadın ve erkeğin eşit olduğunun ilan edildiği 1800'lü yıllardan bu yana bütün sorun ve problemlerin çözüleceğini düşünenler var. Batı kadına hak ettiği değeri hiçbir zaman vermedi.

Sanayi devriminden sonra İngiltere'de kadınlar günde 18 saat hiçbir sosyal güvencesi olmadan en ağır işlerde çalıştırıldı. Birçok kadın ağır hastalıklara yakalandı. 6 Nisan 2023 BBC'nin son araştırmasına göre, İngiltere'de erkekler hâlâ kadınlardan daha fazla kazanıyor.  Amerika ve Avrupa'nın birçok ülkesinde de eşitlik adı altında kadın sömürüldü. Fransa'da kadının seçme ve seçilme hakkı 1945'lerde verildi. Kadın ve erkek eşitliğinde batının algı ve manipülasyonlarının esiri olanlar kendilerini aldatmaktan başka bir şey yapmazlar.

İnsan yaradılışına uygun rolü üstlenmelidir ki huzur ve mutluluğu bulsun.

Kulluk bilinci insanın hayata mekanik ve maddeci, hedonist veya cinsiyete dayalı bir yaşamı düşünmesini, kişinin nefsinin ve egosunun kölesi olmasını, cinsiyetine göre tanımlanması fikrini de önler.

Bugün kadınlar hak arama derdine düşmüşken İslamiyet’in kadına bahş ettiği hakların farkında değiller. Kadınlar farklı mecralarda hak ararken kendi değerlerinden uzaklaşıyor, değerlerine yabancılaşıyorlar.

Kadın eşitlik diyerek hem kendi rolünü hem de erkeğin rolünü üstleniyor. Bu kadar rolü üstlenen, hayatın bütün yükünü tek başına omuzlamaya çalışan kadınların doğası bozuldu ne yazık ki. Kafası karıştı. Ne olduğunu kendisi bile anlayamaz oldu.

Ekonomik özgürlüğümü alayım, kendi ayaklarımın üzerinde durayım diyen kadınlar mutlu oldu mu?

Hayır. Ne yazık ki ekonomik özgürlük kadını mutlu etmedi. Kadınların mutsuzluğunun sebebi oldu. Fıtratına uygun olmayan rolleri üstlenmesi kadını, evinden, ailesinden kopararak huzursuz ve mutsuz hâle getirdi.

Toplumsal cinsiyet rolleri değiştiği için uyumsuzluk, huzursuzluk yaşanıyor.

Bugün evliliklerin bitmesinin altında yatan en büyük sebeplerden biri de kadınların erkeklerin rollerini üstlenmeye kalkışmasındandır.

Aile kurumunun genleri ile oynanıyor. Eşitlik adı altında aile kavramı karmaşası yaşanıyor.

Kadın ve erkek fıtratlarına aykırı roller üstlenince toplumun ekseriyetinde huzursuzluk kaçınılmaz oluyor. Fıtrata aykırı yaşamlar her zaman sorun üretirler.

Bugün boşanma oranlarının artması, evlilik oranlarının düşmesi ve evlilik yaşının ilerlemesinin neticeleri rollerin değişmesi, kadının da erkeğin de fıtratından uzaklaşmasından kaynaklanıyor ve biz bugün bunun sancılarını yaşıyoruz. Çocuk acıkınca baba karnım açıktı demiyor ki, anne karnım açıktı diyor. Yani kadının rolü anneliktir. Annenin evladını beslemesi, onu koruyup kollaması yaratılışından gelen bir duygu, bir reflekstir.

Aile yapımız ne yazık ki dezenformasyona uğramış durumda ve bunun asıl sebebi de rollerin değişmesi veya kadının erkeğin rolünü de üstlenmesindendir.

Kadınlar bu duruma nasıl düştü?

Modernizmin albenisi verilen kadın yeşil feminizm adı altında asli kimliğinden koparılarak kapitalizmin esiri, oyuncağı haline getirildi. Bugün kadınlarımız feminizmin pençeleri ve kapitalizmin dişleri arasında eziliyor. Özgürlük algısı verilen kadın, ne yazık ki hayatında mutsuzluklar biriktirip aileyi bitirmenin eşiğine getirdi.