• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

75 yıldır yaşanan zulüm ve vahşet...75 yıldır aynı zulüm ama gün geçtikçe dozu artarak. Değişen bir şey yok. Değişen sadece tarihler oldu.

7 Ekim'den bu yana Gazze’de insanlık dışı bir vahşet yaşanıyor. Gazze’de yaşanan bu vahşete vicdan sahibi bütün dünya halkları ayağa kalkıp tepkisini gösteriyor.

Mahmut Abbas ise susmayı, bu zulme seyirci kalmayı tercih etti. Hatta bu yaşananlardan HAMAS’ı sorumlu tuttuğunu dile getiren açıklamaları oldu. Buna rağmen Abbas Türkiye’ye davet edildi. TBMM’de konuşma yaptı. Bence Abbas için tarihi bir konuşma oldu. Mahmut Abbas’ın sözleri Siyonistlerin soykırım işlediğine yönelikti. Hatta kendini biraz daha aşarak kendi kanının Filistin’de şehit olanların kanından daha değerli olmadığını dile getirerek bizleri şaşırttı. Ama burada bir parantez açmak istiyorum, bu cümleleri içinden gelerek samimiyetle sarf ettiğini düşünmüyorum. Nitekim bu sözleri önündeki kağıda bakarak okudu. Kağıda bakarak okunacak kadar zor sözcükler değildi. Bu da söylediklerinde ne kadar samimi olup olmadığı konusunda kafalarda şüpheler bırakıyor. Gerçi bu sözleri sarf etmesi bir şey ifade etmiyor sanırım Gazze halkı için. Çünkü fiili bir adım atması beklenirken sadece konuşmak vahşeti durdurmaya yetmez.

Niçin diye sorarsanız biraz geçmişe doğru bir yolculuk yapalım…

İslam dünyası ve uluslararası kamuoyunun unuttuğu Kudüs davası ve Filistin'in devlet olarak tanınması, 22 Mayıs 2021 yılında yapılması planlanan parlamento ve devlet başkanlığı seçimleri nedeniyle uzun bir aradan sonra yeniden hatırlanmıştı.

Filistin halkı 15 yıl sonra 22 Mayıs’ta sandık başına gidecekti. Ancak Mahmud Abbas’ın "Siyonistlerin Kudüs’te seçime izin vermemesi" gerekçesiyle seçimleri erteleme adı altında iptal etmesi tepki gördü. Siyonistlerin hesabına çalışan bir şahıstan Siyonistler vaz geçmek istemiyordu.

Abbas'ın ve Siyonist işgal rejiminin o dönemde bu tavrı, halkın ve uluslararası kamuoyunun yoğun ilgi gördüğü HAMAS'ın devlet başkanlığına gelmesini engellemekti. Daha doğrusu siyonistlerin talimatlarını yerine getiren Abbas, bitme noktasında olan El Fetih'i siyonistlerin koruması altına almıştı. Siyonist işgal rejimi Abbas'ı ve El Fetih'i himayesine almıştı. Siyonistlerin hesabına gelen bir durum söz konusu olduğu için İşgal rejimi, HAMAS gibi bir direnişin o dönemde devletleşmesine engel olma stratejisini hayata geçirmişti. Mahmut Abbas'ın bu tavrı anlaşmazlıkları tetiklerken, Kudüs davasını ve Filistin'in özgürlüğüne giden yolun önüne büyük bir bariyer koymuş, engel olmuştu.

Abbas geldiği günden beri Filistin halkının iradesine pranga vurmuş bir isim olduğunu unutmayalım. Filistin'de parlamento ve Devlet Başkanlığı seçimlerini Siyonistler öyle istedi diye iptal eden bir adam, ne kadar Filistin'i temsil edebilir, buyurun siz karar verin.

Mahmut Abbas mecliste konuşurken çok kıymetli ve yerinde bir tepki de HÜDA PAR Milletvekillerinden geldi. Herkes ayakta alkışlarken Abbas’ı HÜDA PAR vekillerinin Heniyye ve Yahya Sinvar posterlerini masanın üzerine koyup alkışa katılmamaları aslında konuyu özetledi.

Abbas'ın meclise çağrılarak konuşturulması Türkiye açısından önemli bir adım. Ancak eksik bir adım. Mahmut Abbas’ın konuşması ayakta alkışlandı. Abbas’tan beklenmeyen bir performanstı. Netanyahu’nun ayakta alkışlanarak karşılanmasına bir misilleme niteliğindeydi.

Yaşanan bunca vahşete rağmen susması ve Mecliste suskunluğunu bozup böylesi bir konuşma yapması pek samimi gelmedi açıkçası. Söylediklerinde ne kadar samimi olup olmadığını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Şayet samimi ve kendini gerçekten Gazze halkının direnişine destek vermeye adadıysa bunu fiili olarak göstermesi gerekiyor. Sadece Mecliste konuşma yapmak yetmez.