• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Aile, cemiyet hayatının temelini teşkil eden, geçmişten günümüze toplumu oluşturan, gelecekte de neslin devamını güvenli bir şekilde sağlayan ana unsurdur.

Aile, nesiller boyu dil, kültür, inanç, maddi ve manevi değerlerin taşıyıcısı olmuş ve toplumu ayakta tutmuş kutsal bir kurumdur.

Aile, medeniyetlerin temellerini oluşturarak, ilim,  bilim, teknoloji, fen ve felsefenin öncüleri olan nesilleri yetiştirmiştir.

Tarihe damga vurmuş devletlerin, imparatorlukların ve devlet idarecilerinin yetişmesinde aile büyük bir faktör olmuştur.

Alim, bilim insanı, vezir, padişah, sultan, başkan, başbakan, cumhurbaşkanı ve daha nice unvan ve nama sahip olanların ilk terbiyelerini aldığı kurum aile olmuştur. Bu anlamda aile büyük bir mektep ve büyük bir insan yetiştirme müessesidir.

Bu kurumu itibarsızlaştıranlar toplumun değerlerine savaş açmış, fıtrata aykırı davranmış, akıllarını şeytana ve heveslerine teslim etmiş, insanlıktan nasibini almamış, maymundan türediklerini ileri sürmüş, hayvanlığı kabul etmiş, insan bile olamamışların kokuşmuş, çöpe atılmış esfel-i safiline düşmüş halleridir.

Aile demek, güçlü ve güvenli bir toplum demektir. Aile güçlü olduğu oranda toplum da istikrar olur. Çünkü toplumları yönlendiren ailelerdir.

Toplumun temelini oluşturan aile kurumumuzu sağlamlaştırmak, insanlığın kalesi olan aileyi korumak, çocuklarımızı ve geleceğimizi güvence altına almak hayati öneme sahiptir.

Bugün aile kurumunun öneminin farkında olmayan bozuk zihniyetli batı taklitçisi ve hayranı, kendine siyasetçi diyen bazı insanlar, sarf etmiş oldukları sözlerin manasını henüz kavrayamamışlar sanırım.

Oysa toplumda huzur ve sükunu sağlayan, toplumların geleceğini tayin eden evrensel ve yegâne bir yapıdır aile kurumu.

Bireyleri psikolojik ve biyolojik açıdan rehabilite eden, toplumları ayakta tutan eşi ve benzeri olmayan bir hazinedir.

Sevinçlerin, hüzünlerin, yardımlaşma ve dayanışmanın, bağlılığın yaşandığı, geçmişten günümüze toplumda meydana gelmiş maddi ve manevi değerleri barındıran ve kendinden sonraki kuşaklara aktaran bir kurumun gerici olarak nitelendirilmesi kişinin cehaletinin ve art niyetli olduğunun açık ve net göstergesidir.

LGBT gibi aile kurumuna savaş açmış, sapkın yapıların hararetli savunucusu, kendini bilmez, ar damarı çatlamış, sözde siyasetçi bir kadın, toplumda sapkınlıkları meşrulaştırmak için kutsal kurumumuz olan aile kurumuna dil uzatıyor. Toplumun ar damarına neşter vurarak ailesiz bir toplum inşa etmek isteyenlerin kuklalığını yapıyor.

Sözde siyaset yapan kendini bilmezler, toplumun kutsal kurumu olan aile müessesesine saldırarak siyaset yaptıklarını sanıyorlar.

Marksist, Leninist ve ateist düşünceye sahip olanlar, bu toplumun değerleri ile hiç bir zaman barışık olmadılar. Marks’ın kokuşmuş, çöpe atılmış kirli zihin dünyasında gezinen bu zavallılar, avcı toplayıcı toplumdan tarım toplumuna, tarım toplumundan feodal topluma, feodal toplumdan kapitalist topluma, kapitalist toplumdan sosyalist topluma, sosyalist toplumdan komünist topluma, komünist toplumdan da anarşist toplumuna doğru giderek, hayvanlardan daha aşağı bir duruma düşmek gayesini güdüyorlar.

Düzensiz, kuralsız, ölçüsüz, güçlü olanın zayıfı ezdiği, her türlü haram ve günahın işlendiği, nefsani arzuların tatmininde hiçbir sınırın tanınmadığı kirli bir dünya inşa etmek isteyenlerin önündeki en büyük engel tabi ki devlet aygıtından sonra aile kurumu olacaktır.

Kimlik siyaseti yaptıklarını iddia eden bu sapkınlar, toplumun en kutsal kurumu olan aileyi hedef alıyorlar. Çünkü biliyorlar ki aile kurumu var olduğu müddetçe diledikleri sapkın ideolojilerine yani hedeflerine ulaşamayacaklar. Bundan sebep pis ağızlarına tertemiz aile kurumunu doluyorlar.

Bu kötü amaçlarını kimlik siyasetine alet edenlerin yapmış oldukları şey düpedüz siyasi istismardır. Kimlik istismarıdır.

Kimlik üzerinden siyasi istismar yapanlar, kendilerince bir tuzak kurarak, sapkın düşüncelerini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Ancak hiçbir zaman hedeflerine ulaşamayacaklardır.