• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Teknolojinin ve özellikle iletişim teknolojisinin doğurduğu çok ciddi sorunlar var. Toplum olarak belki bu işin yeterince farkında değiliz. Bilgiye ulaşmanın vasıtası olsun diye kullanılması gereken akıllı telefon ve internet ortamı, gençleri hayattan koparıyor. Her türlü gayrı meşru, ahlâk dışı öğelere ulaştıran bir ortamı gencimizin eline vermek ona iyilik midir yoksa kötülük mü? Ya bu alanlarda tüketilen ortalama zaman günde ne kadardır acaba? Peki ya çok pahalı akıllı telefonlara ödenen para ve konuşma ücretleri? Akıllı telefon kullanan gençlerin aile ve çevreleriyle yaşadığı sorunlar ise en büyük dert. İşin ahlâkî ve sosyokültürel boyutunun çok önemli olduğunu unutmamak lazım. Eski ve yeni nesil arasında inanılmaz derecede bir kopuş ve birbirinden uzaklaşma tehlikesi her geçen gün artmaya, büyümeye devam ediyor. Geleceğimiz korkunç bir tehdit altında. Gel gör ki çoğumuz bunun farkında değiliz; farkında olanlarımızın da bir şey yapma konusunda çaresiz görünmeleri de ayrı bir konu.

Cep telefonu piyasasının ne kadar yoğun bir trafiğe sahne olduğunu ilgili bayilerin dükkanlarına bakıldığında hemen anlaşılır. Çarşıdaki en gözde mekanlar telefon operatörlerinin kiraladıkları yerler. Sayıca da çoklar. Aynı caddede tek bir operatöre ait beş on dükkan olabiliyor. Dikkatle bakarsanız şaşırırsınız. Çarşı pazarın en çok iş yapanları da bunlar. Adım başı bir telefon dükkanı ve hepsi de iyi iş yaptığını söylüyorlar.

Yapılan istatistiklere bakılırsa telefon ve internete harcadığımız zaman, normalin çok üstünde. Gerçekten ürkütücü bir tablo var karşımızda. Ortalama günde altı yedi saat harcanan sanal ortam ciddi sorunlara gebe. Özellikle öğrencilik çağlarındaki gençlerin cep telefonu ve internette harcadığı vakit miktarı çok tehlikeli boyutlara ulaşmış. Korkutucu zaman israfı yanında, akıllı telefonlar ve internet, kullanıcısında hastalık seviyesinde bir bağımlılık oluşturmaktadır. Tıpkı uyuşturucu bağımlılığı gibi bir şey bu. Gün boyu açık telefon ve internetini elinden düşürmeyen gençler, ömürlerinin bu en verimli kesimini sanal dünyada tüketmektedirler. Hayattan ve geleceği düşünmekten uzaklaştıran, kişiyi içine kapanık ve çevresiyle iletişim konusunda duyarsız kılan, çok yönlü sorunlar üreten bir ortam.

 Ebeveynler çocuklarını bu akıllı(!) canavarın elinden nasıl kurtaracaklarını da bilmiyorlar. Kafalar çok karışık. Kimisi daha kötü gördüğü sokak ve iyi olmayan arkadaş çevresinden kurtarayım diye çocuğuna telefon aldığını söylüyor. Kimisi bunun bir ihtiyaç olduğuna inanıyor. Daha büyük tehlikenin farkında olmayan birçok aile bu şekilde çocuklarını sokak ve kötü arkadaş çevresinden koruduklarını düşünüyor. Hakikatte ise ‘yağmurdan kaçarken doluya tutulma` olayı yaşanıyor.

Cep telefonları evlerdeki ve okullardaki düzeni sarstığı gibi, en son manevi arınmanın mekanı olan camilerimizin sakin ve nezih ortamını da bozdu. Yapılan bütün uyarılara rağmen her namazda çalan bir sürü telefon oluyor. Camiye girerken telefonunu kapatanlar kadar kapatmayanlar da var. Bunun önde gelen temel nedenlerinden biri unutkanlıktır. Unutkanlık son zamanların yaygın hastalığı olmuş durumda. Genelde ileri yaşlardaki insanlarda görülen bir hastalık iken, şimdilerde artık gençlere ve hatta çocuklara bile sirayet eden yaygın bir hastalık.

Camiye gelen cemaatın yaş ortalamaları tabii ki yüksek. Bunlardan çok azı telefon kullanmıyor. Daha doğrusu kullanamıyor. Kullananların çoğu ise unutkanlıkla telefonunu kapatmıyor. Bunun yanında telefonunu kapatmayı veya sessize almayı bilmeyen, beceremeyen yaşlılarımız da var.

Peki, camideki bu ses kirliliğini, ibadet gibi manevi bir iletişimi ihlal eden bu durumu camiden nasıl uzaklaştırabiliriz? Biliyoruz ki bu konu cami görevlileri başta olmak üzere bu durumdan rahatsız olan cemaat için de önemli bir sorundur. Cami girişlerine asılan yazılı uyarılar ile imam`ın farz namaza başlamadan önceki ‘saflarımızı sık tutalım ve cep telefonlarımızı kapatmayı unutmayalım` uyarıları da bir iş görmüyor maalesef.

Peki, cep telefonunun çalmasının namaza nasıl bir etkisi var; fıkhi hükmü nedir?

Bu konuda tatmin edici bir cevap(fetva, hüküm) yok gibi. Çalan telefon sesinin, sahibi dahil namazdaki her kesi rahatsız ettiği bir gerçek. Bazı hocalar çalan telefonu kapatmanın namazı bozup bozmayacağı konusunda fıkıhtaki ‘amel-i kesir, amel-i kalil(çok ve az iş) ile izah etmektedirler. Yani telefonu çalan kişi tek eliyle değil de iki eliyle telefona müdahalede bulunduğunda iş ‘amel-i kesir` sayılıp namaz bozulur sonucuna varılıyor. Amel-i kesir(çok iş): dışarıdan bakan kişinin namazdakini namazda değilmiş olarak zannetmesi, görmesidir. Haliyle iki eliyle telefona müdahalede kişinin namazda olmadığı görüntüsü oluştuğundan namaz bozulur deniyor.

Telefonu kapatmaya çalışanın namazının bozulup bozulmayacağı meselesinden daha önemli olan ise cemaatin hepsinin bu sesten dolayı duyduğu rahatsızlıktır elbette. Manevi bir halin yaşanması gayretinin olduğu böylesi kutsi bir ibadet esnasında çeşit çeşit melodilerle öten telefonlar namaz kılanın maddi ve manevi huzurunu bozar ve bu da Allah hakkıyla beraber kul hakkına da girer.

Hülasa namaza durmadan, camiye girmeden önce dikkatli bir hazırlık yapmayı alışkanlık edinmek gerekir. Hak ile irtibat sağlarken, halk ile dünya ile irtibatı kesmek lazım.