İbadetleri tahrif` etme tehlikesi
İnsanoğlu maddi gıdalardan daha çok manevi gıdaya ihtiyaç duyan bir fıtrata sahiptir. Bugün genelde insanlığın, özelde de Müslümanların içinde bulunduğu olumsuzluklar, bu manevi gıdanın yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Egemen olan mevcut batı uygarlığı sadece insanın kalıbına önem vermeyi öne çıkarmış, kalbini ve ruhunu unutmuş veya inkar etmiştir. Kalbi ihmal edilmiş bir insanın kalıbı da rahat edememiş, manevi gıdasızlığın sebep olduğu yaralar kalıba da önemli ölçüde zarar vermiştir.
İbadetsizlikten mahrumiyet veya ibadet açlığına duçar olmak bir dert, ilahî emir ve ibadetleri ‘tahrif` etmek ondan daha çok tehlikeli sonuçlar doğurmuş olan başka bir dert. Son ilahî mesajın sahibi olan biz Müslümanlar, insanlığın çektiği acıları neden Kur`an ile dindiremiyoruz? Diyeceksiniz ki, okuduğumuz Kur`an`dan biz bir şey alamıyorken nerede kaldı ki başkalarına bir şeyler verebilelim. Doğru. Çünkü biz Onu hayatın içinden çıkarıp aldık. İlahi kelamın lafzının okunması, ezberlenmesi namına asıl önemli olan anlamına ve hayata yansıtılmasına perde çektik.
İçini boşalttığımız ilahi emirlerden biri de Ramazan ve oruçtur. Ramazan, Müslümanların kutsal ayıdır. Evet bütün zamanlar kutsal ve değerlidir; ama Ramazan`ın sair zamanlardan farklılığı bir hakikattir.
Belli bir zamanı veya mekanı diğerlerinden farklı kılan şey, o zaman ve mekanda vuku bulmuş iyi olaylardır elbette. Ramazanı farklı kılan da işte budur. Kur`an bu mübarek ayda indirilmiş, bin aydan daha hayırlı olduğu ifade edilen ‘Kadir Gecesi`nin bu ayda olabilme ihtimali yüksek. Son olarak da maddi ve manevi sayısız faydaları olan ‘Oruç` ibadetinin bu ay içinde yer alması Ramazan`ın farklı bir ay olması için yeter de artar.
Ramazan ayı bir çok açıdan ‘insan` ve ‘toplum` için çok önemli sayılan değerlerin korunmasını, devam etmesini sağlayan müstesna bir zaman dilimidir. Yenilenmenin ve yeni bir başlangıç yapmanın net bir adresi olması açısından Ramazan`ın temin ettiği bazı faydalarına kısaca değinelim.
Ramazan her şeyden önce mükemmel bir okuldur; bir insaniyet mektebidir.Bu okulda verilen dersler her insan için hayati önem taşırlar.Sabır,sağlık,toplumsal kaynaşma ve yardımlaşma,nefsin terbiyesi,nimetlerin değerini bilip israftan kaçınma,günahlardan arınma ve Rabbe yakınlaşma gibi çok önemli dersleri bihakkın veren okul Ramazan okuludur.
Ramazan ve orucun eğitimini verdiği bu dersleri almak için kendimizi hazırlamak durumundayız. Oruçtan maksadın açlık ve eziyet olmadığını anlamak, toplumuzdaki geleneksel bakış açısını değiştirerek bu ibadetin ruhunu yakalamak için gayret harcamak icap eder. Otuz günlük kısa bir zamanda senenin diğer aylarına yetecek manevi enerjinin bu aydan alınması gerektiğini unutmamak gerekir. Her gününü değil her saatini en güzel şekilde değerlendirmenin çabası içinde olmak lazım. İşin ciddiyetini ve önemini kavrayarak tutulan orucun insanı hem maddi hem de manevi açıdan mükemmel bir yenilenme ve temizlenmeye kavuşturacağının bilincinde olmak lazım.
Bugün diğer ibadetlerle beraber oruç ibadetinin de hakkını veremediğimiz bir gerçektir. Her biri farklı bir hastalığın ilacı olan ibadetleri hakikatiyle tanıyamadığımız için onlardan bir fayda da sağlayamıyoruz. Dertlerimizin devası olacak bu ilahî reçetelerin dış görünüşleri nazarı dikkate almış, içleri ve özlerini unutmuşuz. Hani bir hasta düşünün ki doktorun yazdığı reçeteyi eczaneye götürüp ilaç alacağı yerde o reçeteyi çerçeveletip evin duvarına asıyor, veya kağıt reçeteyi ağrısının olduğu yere bastırarak şifa bulacağını umuyor. İbadetlerle ilişkimiz bu hastanın reçeteyle olan ilişkisine çok benziyor. Çok ulvî hakikatlerin çekirdekleri olan bu ibadetleri uygun vakitte ve uygun usullerle ekip meyvelerini almak yerine, onlara bir aksesuar muamelesi yapıyoruz. Ekilmeyen veya yanlış yere ekilen tohumun kaderi malumdur. Kısacası ibadetleri tahrif ettik. Orucu diyete, ramazanı festivale,haccı dinsel turizme indirgeyen malul bir zihnimiz var.Bu zihin İslam`ın anlamını ve ruhunu katlediyor.Bunun önüne geçmek ve daha fazlasına izin vermemek lazım.
Evet Ramazan gerçek anlamıyla değişimin motoru kılınmalı, hem bedenin, hem de ruhun ve kalbin sükunete erdiği, dinlenerek yenilendiği ve insanın kendi özü ve aslı ile tanışma fırsatı bulduğu bir süreç olmalı.
Özüne ve aslına uygun bir Ramazan yaşama umuduyla siz değerli okuyucu kardeşlerimin ve bütün İslam aleminin Ramazanını tebrik ediyor hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.