Türkiye nereye gidiyor?
Türkiye Ak parti ile beraber önemli değişiklikler yaşadı.Bir dönemin hayal bile edilemeyen şeyleri gerçekleşti. Ülke siyasi ve ekonomik alanda göz kamaştıran ilerlemeler sağladı.Buna kimsenin bir diyeceği olamaz. Bir zaman seksen sente muhtaç bir ülkenin dünyanın sayılı ekonomileri arasına girmesi küçümsenecek bir olay değildir.
Bağnaz ideolojik bakış açısıyla olayları değerlendirme hastalığından kendisini kurtaramamış marjinal bazı küçük guruplar hariç milletin kahir ekseriyeti yapılan bu büyük hizmet ve değişimi inkar etmiyor.Peş peşe kazanılan seçimler yapılmış bu hizmetlerin millet tarafından taktir edildiğinin göstergesidir. Şimdi Türkiye`nin kaydettiği bu ilerleme ve iyileşme süreci durmuş bulunuyor. Bu durgunluğun geçici mi yoksa kalıcı mı olacağını bilemiyoruz. Gelişen olaylar karşısında takınılan tavır ve verilen tepkilere bakınca işin gerileme sürecine evrileceği endişesi de yok değil.Bu gidişatın iyi bir seyir takip etmediğini görmek ve buna sahici önlemler almak başta hükümetin görevidir. Bu memleketin hayrını isteyen her kesimin de üzerine düşeni yapması, elini taşın altına koyması icap eder. Zira ülke hepimizi taşıyan gemidir.Fırtınaya yakalanan geminin batması hepimiz için felaket olacaktır.
Evvela ülkeyi bu noktaya getiren yanlışlar cesaretle tespit edilmeli ve halen devam ettiğine inandığımız bu hataların zaman geçirilmeden düzeltilmesi sağlanmalıdır. İşin kolayına kaçılarak bütün yanlışları FETÖ`ye veya dış güçlere atıp sorumluluktan kaçmak daha vahim bir hatadır.
Ak Parti, Türkiye`de Kemalist rejimin ürettiği ve kronikleşmiş temel bazı sorunlara da el attı.Başta Kürt meselesi olmak üzere ülkenin belini büken meselelere çözümler arandı. PKK ile girilen barış sürecinde iyi şeylerin yapılacağı umudu belirdi. Ama sonuç maalesef hayırlı bir şekilde tamamlanamadı. En son, yıllardan beri içeriden ve dışarıdan Türkiye`nin manevra alanını kısıtlayan, enerjisini boşa tüketen Kürt meselesinin dondurulduğu söylendi; ama işin doğrusu mesele unutulmaya terk edildi.
PKK`nın zayıflamasının veya etkisiz kılınmasının Kürt meselesini ortadan kaldıracağını düşünmek vahim bir hatadır.Evet PKK kazdığı hendeklerin içinde kaldı.Halk artık eskisi gibi bu örgüte güvenmiyor ve destek de vermiyor.Ne var ki bu, devletin doğrularının değil, PKK`nın yanlışlarının ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Devletin Kürt halkını kazanması için yapması gereken daha çok şey var. Kürtçenin eğitim dili olması yanında PKK ile şimdiye kadar yapılan mücadelede halka verilen zararların yol açtığı derin güvensizlik giderilmeli, yaralar sarılmalı, halkın güvenliği ciddi bir şekilde sağlanmalıdır. Hiç kimse bu örgütün korkusu ile yaşamaya terk edilmemelidir.
Şimdi şu kritik soruyu soralım: Ak Parti bu kritik dönemde MHP ve diğer bazı ulusalcılarla kurduğu ittifakın kendisini ve ülkeyi nereye götürdüğünü iyi hesap etti mi dersiniz?
Buna olumlu cevap vermek öyle kolay görünmüyor. Dün FETÖ ile kurulan ittifakta yapılan hataların bir benzerinin bugün yapılıp yapılmadığını sorma cesareti bile kimsede kalmamış gibi. Evet, hükümet ve Erdoğan çok büyük bir darbeden Allah`ın yardımıyla kurtuldular. Bu kurtuluş nimetinin bir şükranesi olmalı değil miydi?
Evet darbeciler asla affedilmemeli ve cezalarını görmeliler.İsterdim ki FETÖ`nin tabanındaki binlerce saf kişi mağdur edilmeyeydi. İşten atılma ve tutuklamaların ilk başladığı günlerde de bu uyarımızı yapmıştık. Şimdi gelinen süreçte bu dehşet örgüte safiyane kapılmış insanların mağduriyeti Erdoğan`ı diktatör olarak görmek ve göstermek isteyenlerin işine yarıyor sadece. Önceki dönemlerde yargıdaki paralel çetenin sebep olduğu mağdurlar için neden bir şey yapılmıyor diye sormaya ne zamana kadar devam edeceğimizi de bilmiyoruz.
Hasılı hem PKK hem de FETÖ ile mücadelede ciddi yanlışlar yapılmaya devam ediliyor.Bu örgütlerin gönüllü kadrolarına dokunulsun elbette; ama kandırılmış kitlesinin üzerine varmak iyi sonuçlar getirmeyecektir.Haksızlık kime yapılırsa yapılsın bunun karşısındayız.
Ekonomide de nelerin olup bittiğini hep beraber görüyoruz.Freni patlayan doların nerede ve nasıl duracağı bilinmiyor.Ülkenin içeriden ve dışarıdan bir savaş hali yaşadığı bir dönemde ekonuminin kontrolden çıkmasının sonuçları vahim olur. Unutulmasın ki ekonomik istikrarsızlık patlayan bombalardan çok daha tehlikelidir.Çünkü bir bombanın etkisi sınırlı kaldığı halde ekonomideki kötü bir durum bütün her kesi etkiler.