Ahir zaman savaşları
Ortadoğu denilen bölgemiz dış müdahaleler ve bu müdahalelerin beraberinde getirdiği iç çalkantıların oluşturduğu etkilerle tehlikeli sarsıntılara sahne olmaya devam ediyor. Hemen her taraftan ateşler yükseliyor. Ateş düştüğü yeri yakmakla kalmıyor, çevresini de tehdit ediyor. Bölgesel, hatta küresel bir savaş tehlikesi ihtimali her geçen gün daha da artıyor.
Suudi Arabistan öncülüğünde on Arap devletinin Yemen`e başlattıkları hava saldırıları devam ediyor. Yemen`de üçüncü ayına giren hava saldırıları hiç bir şeyi halletmediği gibi Suriye ve Irak sahasında tehlikeli gelişmelerin de sebebi oldu.
Suriye sahasında yeni bir Suudi-Türkiye-Katar koalisyonu oluştu. ‘Fetih Ordusu` adıyla yeniden şekillendirilen Suriye muhalefeti koalisyon ülkelerinden yeni silah ve yardımlar alıyor. Muhalefet güçlü silahlarla rejimi sarsarken, Baas rejimi de katliam ve yıkımlarına yenilerini ekliyor. Baas rejimi son günlerde elde bulundurduğu bazı mevzileri kaybetti. Bu arada Suriye ordusunun artık savaştan usandığı ve Şam rejiminin pek kısa bir zaman içinde yıkılacağı yorumları tekrar gündeme gelmeye başladı.
Suriye konusunda dış güçler ile bölgesel güçlü bir aktör durumuna gelen İran ve onun Lübnan`daki müttefiki Hizbullah`ı hesap dışı bırakarak yapılan her hesap yanlış çıktı. Yapılan bu yeni hesabın da doğru çıkacağına dair net bir şey yok. İran`ın Suriye`den vazgeçeceğine dair bir işaret de henüz mevcut değil.
Suriye`deki bu yeni koalisyon devam eder mi etmez mi bilemeyiz. Ancak tek başına askeri çözümün sorunu çözmek yerine daha da içinden çıkılmaz hale getireceğini herkes biliyor. Bu yeni koalisyon üyeleri ile İran`ın direk karşı karşıya getirilmeleri tehlikesi de gün geçtikçe artıyor. Böyle bir ihtimal bütün bir bölgeyi yakar. Yıllardan beri söndürülemeyen, söndürülmek istenmeyen Irak ve Suriye içindeki yangının nihai hedefinin bu olduğu konusunda da hiç kuşku duymuyoruz. Hedef, bütün bir bölgeyi İsrail`in güvenliği uğruna ateşe atmaktır.
Kimileri ABD ve Avrupa ülkelerinin Suriye meselesindeki politikalarının iflas ettiğini söyleyip duruyor. Bunlara göre Obama yönetimi sorunu çözmek istemiş de yanlış çözümler sonucu durum bu kadar zamandır halledilememiş. ABD ve politikalarından hâlâ medet uman bölgenin despot rejimleri ağlayadursunlar. Yarın sıranın kendilerine geldiğini gördüklerinde dünyanın kaç bucak olduğunu ancak o zaman anlayabileceklerdir.
ABD`nin bölgemiz için uyguladığı politika bellidir: ‘Karıştır, istikrarsızlaştır ve böl.` Irak ve Afganistan`a direk müdahalenin ekonomik tehlikesini idrak eden Büyük Şeytan, şimdi Müslümanı Müslümana kırdırma ve bu yol ile devran sürüp, çıkar sağlama politikasını uyguluyor.
Suriye krizinin ilk başlarından beri ‘Beşşar gitmeli` diyen ABD bu şekilde savaş ateşini kızıştırdı. Daha sonra Baas rejimi gidince yerine koyabileceği uygun birilerini bulamayınca ilk hedef olarak IŞİD`i gösterdi; ‘Beşşar gitmemeli` dedi. Şimdi ise Türkiye, Suudi ve Katar`ın yeni ittifakına yeşil ışık yakıyor. Suudi şeflerinin Yemen`e başlattıkları saldırıya da destek sağlayan ABD diğer yandan İran ile anlaşma sağlıyor.
Yani ABD için her gün yeni ve başka bir gündür. Eski bir politikacımızın meşhur değişiyle ‘dün dündür, bugün bugündür`. Şeytanın bu oyununu anlamak istemeyenler, onun kapısında ağlamaya ve sitem etmeye davam ediyorlar. ‘ABD İran ile anlaşarak bizi arkadan vurdu` diyen körfezin zengin Arap rejimleri gerçekten çok zelil durumdalar.
Bölgemizdeki hazin durum ‘Kıyamet savaşları` adını hak edecek kadar tehlikeli bence. Hadis kaynaklarında bu konu hakkında birçok rivayet var. Ahir zaman fitneleri ve çoğalacak savaşlar bahsi önemli bir konu başlığı olmuş. İnsanlar çıkarları uğruna dünyayı ateşe verecekler ve kıyamet denilen olay da bu tür maddi ve manevi yangınlardan sonra vukua gelecek.
Ahir zaman fitneleri kapsamında cereyan eden savaşlarının en çarpıcı yanı ise; öldürenin niçin öldürdüğünü, öldürülenin de niçin öldürüldüğünü bilememesidir. Rabbim ‘niçin öldürdüğü ve neden öldürüldüğünü bilmez` durumlardan bu ümmeti kurtarsın.