• DOLAR 34.894
  • EURO 36.303
  • ALTIN 3013.768
  • ...

IŞİD bahanesiyle ABD`nin öncülüğünde bölgemize yapılan yeni müdahale, hava saldırılarının yoğunlaşmasıyla devam ediyor. ‘Terörle mücadele` perdesi altında sürdürülen bu yeni Haçlı saldırısının amacı belli: ABD`nin bölgedeki çıkarlarını korumak ve bölgeyi Batı dünyasının ve siyonizmin amacı doğrultusunda yeniden şekillendirmek. Mevcut devletlerden küçük devletçikler oluşturup bölgede mezhep ve etnik temelli savaşları alevlendirerek kaos ve istikrarsızlık oluşturmak. Batı dünyasının bölgemiz için geçen asrın başlarında gerçekleştirdiği bu hedef, başka bir değişle ‘parçala ve yönet` politikasıdır.

Peki, bu yeni haçlı saldırısı ne kadar sürecek ve sonuçları ne olacak?  Ne kadar süreceği belli olmayan bu savaşın ne gibi sonuçlar doğuracağını bilmek için kâhin olmaya gerek yoktur.

Saldırıyı başlatan Amerika savaşın süresini üç yıl olarak belirlerken, İngiltere Başbakanı David Cameron savaşa beş yıl ömür biçti. Eski CIA Şefi ve Savunma Bakanı Leon Panetta ise, Obama`nın Suriye ve Irak politikasında son üç yılda yaptığı hatalardan dolayı IŞİD ile mücadelenin 30 yıl süreceğini söyledi. Biz de, bir önceki ilgili makalemizde(Alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete) şöyle demişiz: ‘ABD`nin bu kadar saf Mehmed`i bulup cepheye sürmesi gerçekleşirse, bölgemiz 1628-1648 yılları arasında Avrupa`da gerçekleşmiş otuz yıl savaşlarına girmiş demektir`.

Kısacası bu saldırının ne zaman biteceği belli değil. Belli olan tek şey, savaşın bütün bölgeye yayılma ve uzun bir zaman devam etme ihtimalinin çok yüksek olduğudur. Bir aya yakın süreden beri devam eden hava saldırılarına bakıldığında savaşın öyle kolay bitmeyeceği anlaşılıyor. Askeri alanlarda uzman değiliz ancak görünen köy kılavuz istemez. Şimdiye kadar IŞİD üzerine gerçekleştirilen iki bin hava saldırısının hedefleri ne ölçüde isabetle vurabildiği belli değil. Anlaşılan hem Irak, hem de Suriye`deki bombardımanlarda çoğunlukla ya siviller, ya da boş hedefler vuruluyor. Çünkü IŞİD`in ne havaalanları ve uçakları, ne de sabit askeri karargâh ve tesisleri var. Siviller arasına dağılmış bir yapının havadan bombardıman ile yok edilmesi nasıl mümkün olabilir?

 Savaşın uzatacak diğer bir sebep de IŞİD`in sıradan bir örgüt olmadığı gerçeğidir. IŞİD savaşçılarının iyi bir askeri eğitim görmüş gönüllülerden oluştuğu biliniyor. Bir inanç ve ideoloji uğruna savaşanlar ile kısa bir zamanda baş etmek öyle kolay olmasa gerek.  ABD şüphesiz dünyanın en büyük askeri gücüdür. Bu güç ne ekonomik, ne de askeri açıdan IŞİD ile kıyas kabul etmeyecek kadar büyüktür. Ancak, ABD`nin IŞİD gibi ölüme gönüllü koşan askerleri yoktur. İşte IŞİD`i Amerika karşısında farklı kılan şey bu noktadır. Savaşlarda psikolojik üstünlük ve moral gücünün sonucu belirlemede ne kadar etkili olduğu herkesin malumudur.

Tarafların girdiği medyatik, psikolojik savaşın kimi hakikatleri çarpıttığını da unutmamak lazım. Bu baptan IŞİD ile ilgili bazı gerçeklerin bilinçli olarak görmezden gelindiğini, sadece kafa kesen yönünün vitrinde arz edildiğini kimse inkâr edemez.  Oysa IŞİD`in gücünü aldığı çok önemli dinamikleri göz ardı etmemek gerekir. Mesela, egemenlik kurduğu topraklardaki kaynakları halk ile paylaşarak önemli oranda toplumsal destek sağlamış olması, savaş stratejilerini başarıyla yürüten, teknoloji ve sosyal medyayı da iyi kullanan bir kadroya sahip olması gibi noktalar bu yapının dayandığı güçlü temellerden bazıları. Dini hükümleri uygulamadaki hassasiyet yanında ABD ve Batı dünyasının emperyalist yüzüne karşı konum alması da bu hareket ve benzerlerine güç katan temel dinamiklerdir. Sosyal medya`da yapılan bir anketin sonucuna göre, Suudi Arabistan`da gençlerinin % 92`sinin IŞİD`in dini bakış açısını beğendikleri ortaya çıkmış. Koalisyon güçlerinin saldırılar devam ettikçe IŞİD`e destek de artarak devam edecektir.

IŞİD`i güçlü kılan diğer bir olgu ise, koalisyonda yer alan ülkelerin hiç birinin kara harekâtına girmek istememesidir. Her ülkenin kendine has bazı gerekçeleri olsa da, kara harekâtına katılmama konusundaki isteksizliğin IŞİD`in savaşçılarından duyulan korkunun da etkili olduğu muhakkaktır.

Kara harekâtında kimin cepheye sürüleceği resmen belli olmuş değil.  Ancak Suriye muhalefeti guruplarından (kendi tabirlerince) mutedil olanlar cephenin ön tarafında yer alacaklar. İkincisi, Irak Ordusu. Bu ordu Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonra 25 milyar dolar harcanarak oluşturulmuştu. ABD`nin oluşturduğu bu ordunun Musul`u nasıl terk edip kaçtığını gördük. Onca para harcanarak kurulan bu ordunun yeniden Amerikalı askeri uzmanlar tarafından eğitilmesi düşünülüyor. ABD`ye bağlılık şartı ile beraber başlayacak bu askeri eğitim sürecinin seneler alacağı söyleniyor.

Kısacası, savaşın ne zaman biteceğini bilen yok. Ancak bu savaşın her açıdan büyük yıkılar getireceği muhakkak. Ve ABD, yarın öbür gün uçaklarını alıp gidecek. Biz ise birbirimize karşı kin ve nefret ile dolmuş olarak savaşın geride bıraktığı enkazlar üzerinde ağlayacağız.