• DOLAR 34.593
  • EURO 36.189
  • ALTIN 3019.458
  • ...

Suriye`de süren kanlı iç savaş ve bunun sebep olduğu insani dram üçüncü yılını geride bıraktı. 15 Mart 2011`de rejime karşı başlayan barışçı gösteriler şiddetle bastırılınca olanlar oldu. Çok geçmeden silahlandırılan muhalefet ile rejim arasında başlayan iç savaş hiç durmadı. Şimdiye kadar kanlı iç savaşta 150 bin ölü, bir o kadar kayıp olduğu tahmin ediliyor. Rejimin tutuklayıp cezaevlerine koyduğu insanların sayısı da yüz bini aşıyor. İşkence ile öldürülen on binlerce masum ve yerinden yurdundan olan dokuz milyon insan. Bunların üç milyonuna yakını ülkeyi terk etti; Ürdün, Türkiye ve Lübnan`da mülteci olarak çok zor şartlar altında hayatını sürdürmeye çalışıyor.

İkinci Dünya Savaşı sonrası yıkım manzaralarına şahit olan Suriye`de insani trajedi vahim durumlara ulaşmış durumda. Rejimin muhasarası altında kalmaya devam eden bazı yerlerde çocuklar açlıktan ölüyor. İnsanlar, kedi- köpek eti yiyerek hayatta kalmaya çalışıyorlar. Hastalar, doktor ve ilaç görmeden ölüyorlar. Çocuklar okulu unutmuş. Camiler, türbeler bombalanıyor; kadim bir tarih ve kültür yok ediliyor. Ülke kelimenin tam anlamıyla cehennemi andırıyor.

Savaşı sona erdirmek için hiç bir ciddi girişim olmadı. BM başta olmak üzere uluslararası camia soruna tam anlamıyla kör ve sağır kaldı. Bölge ülkeleri de, yangına benzin döken tavırları ile Suriye halkının acılarını daha da arttırmanın dışında bir şey yapmadılar. Sorunu çözmek için başlatılan ve ciddiyetten uzak Cenevre görüşmelerinden de bir sonuç elde edilemedi. Suriye için daha kötü olan ise; dün rejime karşı savaşan gurupların bugün birbirleriyle çatışmaya tutuşmuş olma durumuna düşmeleridir. Savaşan muhalif gurupların bu dağınık ve uzlaşmadan uzak vaziyeti kanlı rejimin ömrünü uzatmaya yarıyor ve gelecekte daha kanlı iç çatışmaların ve Suriye`nin bölünme tehlikesinin de sinyallerini veriyor.

Üç yıldır devam eden kanlı çatışmalara rağmen Baas rejimi yıkılamadı. Olayların başladığı ilk aylarda rejimin ancak birkaç ay dayanabileceğini öngörenler hayal kırıklığına uğradılar. Silahlı muhalefete destek veren onlarca devlet her ay bir yerde toplanıp durdular, ancak somut bir şey yapmadılar. Amerika`nın öncülük ettiği Suriye`nin dostları gurubunun hemen hiç biri şimdi ortalıkta görünmüyorlar.

 ABD,  Baas rejimine karşı savaşan muhalefetin en güçlü kanadı olan İslami gurupları terör listesinin başına koydu ve bu gurupların eline geçer gerekçesiyle muhalefete etkin silahlar vermekten kaçındı. Esat giderse yerine gelecek İslami gurupların daha tehlikeli olacağı hesabı, savaşı bugüne kadar sürdüren önemli etkenlerden biri oldu.

İslami gurupların ‘tehlikeli` oldukları tezini iyi işleyen rejim ve müttefikleri Batı dünyasını da buna inandırmış görünüyorlar. Öyle ki, Suriye söz konusu olunca ülkeyi harabeye çeviren rejimin gitmesi değil, savaşan cihadi gurupların sahadan temizlenmesi gündeme geliyor artık. Ve sanki muhalif guruplar da bunu tasdik edercesine hareket ediyorlar. Dün aynı safta savaşan İŞİD ve Nusra Cephesi şimdi birbiriyle savaşıyorlar.

Muhalif güçlerin düştüğü bu durum Baas rejiminin elini güçlendiriyor. Son Ukrayna krizini de fırsat bilen rejim, savaş cephesinde önemli mevziler de kazanmaya başladı. Üç yıldan beri çok zorluklar yaşayan rejimin bugün insiyatifi ele alma noktasına yaklaştığını görüyoruz. Rejimin dış destekçisi Rusya ve İran`ın da iyi durumda olmaları rejime moral ve güç veriyor. İran bölgede  ve Batı`da giderek önemli görülen bir güç olmaya devam ediyor. Rusya`nın Kırımı işgal edip Batı`ya meydan okuması Baas rejimini  daha da cesaretlendirmiş görünüyor.

Suriye muhalefetini destekleyen devletler ise darmadağınık bir tablo sergiliyorlar. Muhaliflere yardım sağlayan Suudi ve diğer zengin körfez ülkeleri birbirlerine düşmüş vaziyetteler. Suudi diktatörlüğü silahlandırıp Suriye`ye gönderdiği Suudi vatandaşlarını şimdi ‘terörist` olarak görmeye başladı. Savaşçılardan geri dönenleri tutuklayıp cezaevine koyuyor.

Muhaliflerin en hasbi destekçisi diyebileceğimiz Tayyip Erdoğan ise son aylarda zor günler yaşıyor. Pensilvanya`da mukim zatın öncülüğünde başlatılan darbe girişimi ve yolsuzluk iddiaları AKP iktidarına zor günler yaşatıyor. Bölgede ve dünyada gelişen yeni olaylar Suriye`yi unutturdu. Bir daha ne zaman hatırlanır bilemiyoruz.