• DOLAR 34.421
  • EURO 36.289
  • ALTIN 2841.849
  • ...

Ey kurak gönüllerimize yağan ilâhi rahmet!

Gelişinle ruhlar canlandı, kalpler şenlendi. Uzun süren bir kışın ardından gelen bahar, gecenin karanlığından sonra atan şafak gibi oldun. Manevi iklimimize cennet tohumları saçtın. Salih amellerin nasıl devşirileceğinin dersini verdin bize. Bizi mesrur ve mesut ettin. Günahlardan arınmanın, temizlenip durulmanın yolunu gösterdin. Bir daha isyanlara dönmemenin, her ayı seninleymiş gibi yaşamanın yolunu göster de öyle git. İlla gideyim diyorsan Gazze’ye uğra da öyle git.

Ey gönüllere ve bedenlere sıhhat bahşeden Lokman-ı Hekim!

Gaflet ve günah hastalığına müptela bu can ve cismimiz, nice zamandır şifa arıyordu. Sen gelince canımız ve tenimiz rahat bir nefes aldı. Her türlü hastalık ve gafletin kaynağı olan o çok yemeler-içmelerden kurtulduk. Yer sofrasına bedel, bize hakikatlerin yolunu açan gök sofrasını indirdin. Senin gökten indirip önümüze bıraktığın “açlık sofrandaki’ lezzetleri tattık. Nadan nefislerimiz itminana ermeden bizi bırakıp gitme! Cehenneme çağıran insi ve cinni düşmanlarımıza karşı mücadelemizde bize her türlü yardımı sağlayan dost!

Gelişinle düşmanlarımız bağlandı. İ

blis-nefis- çetesinin aleyhimize kurduğu ittifak işlemez oldu. Azgın şeytanları bağlayıp nefsi de teslime zorladın. Verilen zekât ve sadakalarla dünya malının sevgisine bedel, kalplerimize ahiret yurdunun aşkını attın. Ama oluşan bu güzel ortam sen gidince kalır mı acaba? Bağlanan şeytanlar tekrar salınınca halimiz nice olur? Seninle elde ettiğimiz ahiret azığını elimizden alıp bizi tekrar dünya ve nefsin emrine girmeye zorlamalarından doğrusu ciddi endişe duyuyoruz. Şeytanların şerrinden nasıl korunacağımızı bize öğret de öyle git. Ve illa gideyim diyorsan, yolunu hep gözleyen Gazze’ye uğra da öyle git.

Ey fakir ve muhtaçları sevince boğan, kardeşlik ve dayanışma ayı Ramazan!

Daha sen geliyorum demeden, fakirler ve muhtaçlar senin geleceğini haber aldılar. Belki de senin gelişine en çok onlar sevindi. Zamanın zalimlerinin zulmünden dolayı yoksulluk, işkence, katliam, sürgün, mahpus ve muhaceret yaşayanların tek umudu sen oldun. Yetim, dul ve bilcümle kimsesizlerin sevinci oldun. Sen maddi fakirlik çekenlerin umudu olduğun gibi, manevi fakirlikten muzdarip günahkâr kulların da umudu oldun. Hâsılı, her türlü fakirlik çeken kullara uzatılmış ilâhi bir el oldun. Gerçek zenginliğin sırrını bize ver de öyle git. Hadi gidiyorum diyorsan, Gazzeli mazlumlara bir paket bayram hediyesi bırak da öyle git.

Ey hayat okulunun hakikat mürşidi Ramazan!

Hiçbir okulun veremediği, hiçbir hocanın anlatamadığı en çetin dersleri senden aldık. Sabır, cömertlik, merhamet, kardeşlik gibi eşsiz dersleri kısa bir zamanda bize yaşatarak sen öğrettin. Öğrettiğin bu derslere her zaman ihtiyaç duyacağımız muhakkak. Hani tıp ve matematik bilmesek, kaybımız o kadar fazla olmayacak. Bu konudaki ihtiyaçlarımızı başkaları aracılığıyla da giderebiliyoruz. Ama senin programında yer alan derslere, herkesin her zaman ihtiyacı vardır. Bize okulunun başarı belgesini ver de öyle git. Ve illa gideyim diyorsan Gazzeli kardeşlerimize zafer müjdesi ver de öyle git.

Dilim varmıyor sana ‘elveda’ demeye

İnşallah buluşuruz gelecek seneye…