Gazze, Ah Gazze…
Bazen olur ki cereyan eden bir olayı anlamak, ifade etmek çok zordur. Ben şahsen yüz gününü aşan Gazze katliamını ve dünyanın buna bakışını anlamak ve bunu ifade eden bir kelime ve tabir bulmak konusunda tam bir acziyet hali içindeyim. Sanırım aynı durumu bir tek ben yaşamıyorum. Dini, edebi literatür dağarcığımdaki kelimeleri karıştırıp duruyorum, “işte bu” deyip de her defasında kelimenin eksik bir tarafının kaldığını hissediyorum. Hani dil bilgim de o kadar zayıf değil. İyi derece Arapçam ve eski Türkçem var. Anadilim Kürtçe ile beraber Farsçayı da az çok biliyorum, ama bunların hiçbiri sadra şifa olmuyor maalesef.
Üç buçuk aya yaklaşan bir faciayı dünya nasıl seyretmekle yetinebiliyor? Bu durumu izah edecek psikolog, araştırmacı-yazar, alim yok mu be yahu! Katliamcıları destekleyen ABD ve bazı Avrupa ülkelerini bir tarafa bırakalım. Çünkü bunların neden israilin arkasında durdukları bilinmeyen bir şey değil. Asıl anlaşılması zor olan Müslüman ülke denilen devletlerin duruşları ve de Müslüman halkın da maalesef yeterince olaya tepki gösterememesi, belki de göstermek istememesi… İslam dünyası tarihte birçok saldırılara maruz kaldı; ama tekrar kendine gelebildi, yıkılıp kalmadı. Şu anki hale bir bakın… Sözde 57 adet İslam Ülkesi. Bunların 22 tanesi ise hem Müslüman hem de Arap. Gazze konusunda bunlar ne tepki gösterdiler? Kocaman bir HİÇ! Hadi buyurun, bunu nasıl anlayabilecek, neyle tarif ve tabir edeceksiniz? Bu ülkelerden kimi ise kılını kıpırdatmak şöyle dursun, katliamcıya yardımlarını da kesmiyor. Kimisi ise her tür yardımı ve desteği gizli veya açık yapmaktan da çekinmiyor. Durum bu. Nereden baksan çözümü zor bir muamma.
Allah aşkına şu Güney Afrika Cumhuriyetinin yaptığını gördük mü? Gördük ve utandık. Peki, Mısır’ın, Türkiye’nin veya bir başka Müslüman ülkenin neden bunu yapamadığını nasıl izah ederiz? İşte izahı olmayan bu! Siz ne derseniz deyin ben bu Müslüman ülke denilen yapıların kartondan yapılar olduğuna artık iyice yakin getirdim. Varlıkları yokluklarından daha beter ve sorunlu yapılar bunlar.
Halktan kimi saf kişilerin bazen Gazze olayı konusunda sözler sarf ettiğine şahit olunca onlar adına da bir kez daha üzülüyorum. Görevini, insanlık ödevini yapmayan bu devletlere karşı masum köylü halkımın düşündüklerine bakın. Dün şöyle bir olaya şahit oldum: Cami cemaatinden iki kişi Gazze olayını, mücahitlerin başarısını konuşuyorlardı. Onlardan biri diğerine şöyle dedi: “ Aha hocamızda burada. O bu işi daha iyi bilir, istersen ona da soralım” dedikten sonra şunları söyledi: “Aslında ülkemiz gizliden Gazze’ye silah ve asker, ama kimse bilmesin diye bu durum açıklanmıyor”. Dedim ki, keşke ben de senin gibi konuyla ilgili olup bitenleri takip etmeyip düşündüğün gibi düşünüyor olsaydım da bu derece kendimi kahretmeseydim.
Arap basınından rastladığım bir yazı ile makalemi bitireyim. Yazının başlığı şöyle: “Tarihin en kısa Cuma hutbesi” İki hafta önce Tunus’ta’ Zeytuna Camii'nin minberine çıkan hatip, şöyle bir bakındıktan sonra; "Ey cemaat, iki milyar Müslüman nerede, göreniniz oldu mu?" diye sormuş. Cemaat susmuş. Bir kez daha aynı soruyu sormuş ama tek bir kimse cevap vermemiş. Hatip oturmuş. Sonra kalkıp demiş ki; "Yakılan, yıkılan katliama uğrayan kardeşlerine yanmayan, yardım etmeyen bir ümmetin namazını Allah ne yapsın!” dedikten sonra minberden inmiş.