Aksa Tufanı ve Gazze Bir Muallimdir
Aksa tufanı ile ilgili bazı şeyler yazıp çiziyoruz elbette. Ancak ben şuna kaniyim ki, herhangi bir olayın uzaktan tahlili, yanlışlar ve eksiklerden beri olamaz. Bizimki de öyle. İşin içinde olup bizzat o olayı yaşayanların ifade ve anlatımları elbette çok farklı ve daha etkileyici olacaktır. Orada nelerin olup bittiğiyle ilgili haber ajansları ve TV kanallarının aktardığı haberler de kimi yanlışlardan hali değildir muhakkak. HAMAS karşıtı haber ve yorumların olayı ne kadar saptırdıkları, çarpıtıp algı oluşturmaları konusuna ise girmeyeceğiz şimdi.
Aksa Tufanı şu iki aydan beri öyle şeyler öğretti ki, dünyadaki hiçbir üniversite, askeri akademi ve özel eğitim ve ihtisas kursları bunu yapamamış ve yapamaz da. Sanıyorum ki Aksa Tufanında gerek Gazze halkının şerefli duruşu, gerekse Kassam mücahitlerinin cesaret ve fevkalade askeri başarısı doğru bilinen çoğu şeyleri değiştirdi. Olayı tarafsız olarak tahlil edecek tarihçiler, psikologlar, sosyologlar, askeri uzmanların Aksa Tufanının bir benzerinin olmadığına inandıklarını ve cereyan eden harikulade vakıaları ifade için kavram ve kelime bulmakta zorlandıklarına kaniyim.
Her şeyden önce Aksa Tufanı, güçlü bir cesaretin beraber olduğu azim ve iradenin hiçbir maddi ve ekonomik gücün karşısında yenilmeyeceğini gösterdi. İşgalci israil ordusunu yenilmez, istihbaratını şaşmaz olarak görenler şimdi derin derin düşünmedeler. Bunlardan kimisi hâlâ o kutsadığı israil’in yenilmezliği efsanesini terk edemediği için “Yahu şu HAMAS’ı da israil yetiştirip ortaya attı” herzesini dillendiriyor. Saltanatçı Arap rejimlerinden çoğu HAMAS’ın yenilmezliği karşısında hırslarından çıldırmış vaziyetteler. Bizim başaramadığımızı bunlar nasıl başarır diye hayıflanmaktalar. Siyonist’ten daha şirret Siyonist durumuna düşmüşler.
Evet, güçlü bir iman ve azmin baş edemeyeceği hiçbir zorluk yoktur. Aksa Tufanı, Kur’an’a dayalı bu hakikatin pratiğini bize gösterdiği için ona sonsuz müteşekkir ve minnettarız elbette. Kur’an galip olmanın sayı çokluğuyla olmadığını ifade eder.
Aksa Tufanı olayının bize göstererek öğrettiği en önemli ders ise insanın yırtıcı hayvanlardan da daha aşağı ve acımasız olabileceği gerçeği oldu. Kur’an bu hakikati de bize yüzyıllar öncesinden bildirmiş.
İnsanların gerçek dünyası içyapılarıdır. Zorluk ve sıkıntı anlarında kalplerdeki şeyler dışa yansır ve kişinin gerçek kimliği ortaya çıkar. Kalplerde gizledikleri acımasızlık ve gaddarlıklar şiddet olarak dışlarına akseder. Öyle inanıyorum ki dünya var olalıdan beri Gazze’de yaşanmış olan bu barbarlık kadar şiddetli bir vahşet yaşanmamıştır. Hiç bir savaşta bu kadar masum çocuk katledilmemiştir. İki ay gibi bir sürede on dört bini bulan ölü sayısının yüzde yetmişinden fazlası kadın ve çocuklardan oluşuyor. Bir de o çok medeni ve insani olduklarını her fırsatta başımıza kakan batılı devletlerin onay ve destekleriyle bu vahşetler işleniyor. İmansızlık öyle bir illettir ki insanın kalbini taşlaştırır.
İnsanın acımasızlıkta vahşileri geride bırakabileceği, bazen bir vahşinin dahi merhamet duygusuna sahip olduğu gerçeğini anlatan yaşanmış bir vakıa ile yazımızı bitirelim.
DİŞİ ASLAN avladığı ceylanı yemeye başlarken karnında yavrusu olduğunu fark eder.
Yavruyu ölmüş ceylanın karnından çekip çıkarır lakin iş işten geçmiş, yavru çoktan ölmüştür.
Aslan, annesi ölmüş yavruyu yere koyar ve ağır adımlarla bir kenara çekilip yere uzanır.
Bu fotoğrafları çeken belgeselci uzun süre aslanın hareketsiz kalmasından şüphelenir ve cesaretini toplayarak aslanın yanına yaklaştığında onun öldüğünü görür.
Aslanın ölüm nedenini öğrenmek için götürdüğü veteriner karnını yarar ve kalbinin patlayarak parçalandığını tespit eder.