• DOLAR 34.55
  • EURO 36.274
  • ALTIN 2960.66
  • ...
Suriye`deki yangına su yerine benzin dökülüyor. Bölgemiz her gün daha tehlikeli ve yayılma istidadı gösteren bir savaşa doğru sürükleniyor. Şu saate kadar Suriye`nin komşusu Müslüman ülkeler, üzerlerine düşen komşuluk ve İslam kardeşliği hukuku ile bağdaşır bir siyaset ortaya koyamadılar; aksine bütün bir bölgeyi ateşe atacak güdümlü politikalarını akılsızca sürdürmeye devam ediyorlar.
 
Bölgeyi israil`in güvenliği ve kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmeyi politikalarının esası sayan küresel emperyalist güçler ise işi, güdümlerindeki bu bölgesel yönetimler aracılığı ile denetlemeyi tercih ediyorlar. Arap baharı süreciyle israil`e karşı oluşan tehlikeyi bertaraf etmek gerekiyordu ve bu, Suriye üzerinden yapılmaya başlandı.
 
Siyonist israil için tehlike oluşturabilecek güce ulaşan ülkeler arasında savaş çıkarma senaryosu gizliden değil, artık açıktan sahneye konuluyor. Senaryosu Washington ve Londra`da yazılan bu mezhep savaşının tek galibi şüphesiz israil ve ABD olacaktır. Mezhepçilik iptilasıyla elini masum insanların kanına bulaştıran herkes Allah katında sorumlu olacaktır. Tarih de böylelerini asla affetmeyecektir.
 
Suriye krizi –Allah saklasın– meşum bir mezhep savaşına evrilme işaretleri vermeye başladı. Lübnan Hizbullah`ının Qusayr`da savaşa müdahil olması, tansiyonu birden yükseltti. Hemen ardından Bahreyn ve Türkiye`de bazı yetkililerden gelen zehir zemberek açıklamalar işin tuzu biberi oldu.
 
Başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ`ın konu ile ilgili talihsiz açıklamaları mevcut gerginliği daha da arttırmıştır. Sorumlu ve sağduyulu olunması gereken böylesi zamanlarda bu tür beyanlar, fitili ateşlemeden öteye bir iş görmez. Baştan beri yanlışlarla dolu Türkiye`nin Suriye politikasının en sorumsuz beyanlarından biri olmuştur bu açıklama. AKP kanadından bakanın bu kışkırtıcı beyanı hakkında bir eleştirinin ve sağduyu çağrısının gelmemiş olması da dikkat çekicidir.
 
AB ülkelerinin muhaliflere silah yardımı yapma kararının peşinden siyonist israil`in, Rusya`nın Suriye`ye vereceği S -300 füzelerini vurma tehdidi ile beraber bölgede son haftalarda yoğunlaşmaya başlayan askeri tatbikat ve hareketlilik büyük felaketin ayak sesleri olarak değerlendiriliyor.
 
Müslüman dünya, bunca acı tecrübeye rağmen emperyalistlerin sinsice kurduğu tuzaklara düşmekten kendini bir türlü kurtaramıyor. Kendi can düşmanını dost zannetme gafletinden ne zaman kurtulacak bu ümmet? Irk ve mezhep kavgası illetinden daha ne kadar çekeceğiz acaba? Emin değilim ama sanki bazı Müslümanlar, diğer bazı Müslümanların düştüğü hatalara seviniyor, adeta bayram ediyorlar gibi.
 
Hata ve günaha düşen kişiye yardım etmek yerine ona lanet okuyorlar. Hatalı kardeşimizi “şeytan” ilan ederken hakikatte şeytan`a en büyük yardımı yapmış olmuyor muyuz? Bölgeye ağabeylik yapmanın bu üslup ve siyaset tarzı ile gerçekleşeceği zannediliyorsa eğer, durum çok vahim bir hal almış demektir.
 
Kanaatime göre Suriye`de olup bitenler karşısında artık kim haklı, kim haksız tartışmasını sürdürmenin bir anlamı kalmadı. Bu, zaman kaybından ve yangının daha da yayılmasından başka bir sonuç doğurmaz. İman ve aklın gereği, ülke ve halk olarak Suriye`nin maslahatını düşünmek ve o istikamette çaba harcamak olmalıdır. Kışkırtıcılık ve fitne doğuran söz ve tavırlar ümmetin zararınadır. İlahi kelamın ifadesi ile “fitne katilden beterdir”. Yangın esnasında yapılması gereken ilk şey, kim haklı kim haksız tartışmasını sürdürmek değil yangının yayılmaması ve daha fazla can almaması için önlem almak olmalıdır.
 
Hizbullah`ın müdahalesi çözüm getirmeyecek, daha beter şekilde yangının Lübnan`a da sirayet etmesi gibi bir tehlikeyi doğuracaktır. Ancak Hizbullah`ın mezhep saiki ile bu müdahaleyi yaptığı iddiasının doğru olmadığını ifade etmek gerekir. Bu kararın askeri ve stratejik hesaplar sonucu alındığında kuşku yoktur.
 
Çünkü Suriye askeri açıdan Hizbullah`ın bindiği bir daldır. Keşke israil`e karşı duruşuyla Müslümanların gönlüne taht kurup gözlerinde efsaneleşen, siyonistlerin korkulu rüyası Hizbullah`ın bineceği başka sağlam bir dal olsaydı da bu durum yaşanmasa idi. Keşke Müslümanlar kendi sorunlarını kendileri çözebilecek olgunluk ve anlayışta olsalardı da bunca Müslümanın kanı akmasa idi.