Olaylar ve insanlar
Kur’an-ı Kerim, Allah’ın hiç kimseye zulmetmediğini birçok ayetinde tekrarlar ve insanın başına gelen belaların kendi yaptıklarından dolayı olduğu uyarısını yapar. Geçmiş ümmetlerden söz eden surelerde de, onların yanlışlarının başlarına neler getirdiğine dikkat çekilir. Ve Kur’an, insanların kendi yaptıklarından dolayı karşılaştıkları iyi veya kötü sonuçların ilahî bir yasa(sünnetullah) olduğunu ifade ettikten sonra Allah’ın yasasında asla bir değişmenin olmayacağını da vurgular.
Olaylar, test yapan laboratuvarlardır. İnsanların olaylar karşısındaki duruşları, bu esnada sarf ettikleri kimi sözleri bize onların iç dünyalarından haber verir. Laboratuvarda biyolojik yapımızla ilgili testler yapıldığı gibi, yaşanan olaylar esnasında gösterdiğimiz tepkilerle karakter testimiz ortaya çıkar.
Kur’an, insanın hayatta karşılaştığı olumlu ve olumsuz olaylar karşısında takındığı tavra dikkat çeker. Varlık yokluk, sıhhat hastalık, korku güven, savaş barış, güçlü ve zayıf anlarda değişen insan karakterine birçok ayette değinilmiştir. Örnek olarak bir tanesine bakalım: ‘İnsana bir nimet verdiğimiz zaman yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur.’(Fussilet / 51)
Ayetin bu anlamını şair mısralarına şöyle döker:
İnsandır bu, bir acı görse sızlanıp durur
Rahata erince de hemencecik kudurur.
Semadan yağan rahmet yağmuru bitki ve canlı organizmalara ne yaparsa, hayattaki olaylar da insana benzer bir etki yapar. Özellikle olumsuz olaylar insanın içinde gizli kalan güç ve yeteneklerin ortaya çıkmasını sağlar. İnsan bir bitki ve hayvan olmadığı, özgür bir iradeye sahip olduğu için olaylar karşısındaki durumu, iradesini kullanma şekline göre farklılık arz eder.
Acılar insanları değiştirir, onları aklen ve ruhen geliştirir. Peygamberlerin daha çok zorluklar yaşamalarının bir izahı da budur. Tarihin en büyük değişimleri, yaşanan zorluklardan sonra ortaya çıkabilmiştir. Kur’an, buna da dikkati çeker, rahat ve kolaylığın zorluklar aşıldıktan sonra görülebileceğini söyler. "Zorlukla beraber kolaylık vardır. Evet, zorlukla beraber kolaylık vardır." (İnşirah / 5-6)
Kur’an’ın olaylara bakış açısı bizimkinden farklıdır. Çünkü bizler bugünkü olayların, yarın üzerinde ne tür bir etki bırakacağını kesin olarak bilemeyiz. ‘Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.’( Bakara / 216)
Evet, bizim düşünce ve irfan dünyamızda şerler hayır olur; kim ne derse desin işin doğrusu budur. Bu hakikati görmek için tarihe bakmak yeterlidir. Zorluklar, yeni bir doğumun sancılarıdır. Zorluklara katlanamayanlar başarıyı yakalayamazlar. Şu günlerde dünyaca yaşadığımız sıkıntılı günlerin de, yakın gelecekteki büyük hayırların öncüsü olmasını diliyor ve umut ediyoruz. Sanki büyük bir doğuma hazırlanıyor dünya. Bu ne bir kehanettir ne de rüya.
Yaşadığımız hali hazırdaki bu zorluk karşısında özellikle batı toplumlarının gösterdiği tepki incelenmeye ve üzerinde düşünülmeye değerdir. Can kayıplarının dünyanın diğer yerlerdekinden daha çok olması, devlet yönetimlerinin bu olay karşısındaki şaşkın ve çaresiz tavırları ile beraber yaşanan ahlâki çöküntü batı uygarlığının ve değerlerinin kimliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Kapitalist sistemin mukaddes ineklerinin sihri bozulmuştur artık. Küçücük bir virüs üçüncü bir dünya savaşının da yapamayacağından çok daha fazlasını yaptı. Bu olay ister kısa, ister uzun sürsün artık bundan sonra modern batı toplumlarının değerleri eski yerlerinde duramayacak, saygı ve ilgi göremeyecektir. Onca tekebbür ve ceberrutluğuna rağmen küçücük bir virüse teslim olan mütekebbir ve zalim batı uygarlığına şöyle hitap etmek hakkımızdır:
Nerede o gücünüz ey müstekbirler?
Kartondan birer kaplanmışsınız meğer.