İran Yönetimi Ne Yapıyor?
İran İslam İnqilabı tarihin tanımış olduğu ender hadiselerden biridir. Müslümanların batı kapitalist veya doğu sosyalist bloku dışında bir tercihte bulunmalarının neredeyse imkansız görüldüğü, İslami esaslar üzerine kurulu bir toplum ve devletin artık tarihte kaldığı tezinin bir inanç gibi yerleştiği bir zaman diliminde meydana gelen İslam İnqilabı bir anda bütün dengeleri alt üst etti. Sanki ilahi emrin “kün” fermanına mazhar olmuştu. Sanki “Din Süreyya`ya da çekilse, Farsların soyundan bir adam onu oradan alıp yeryüzüne indirecek” mealindeki nebevi haber, İnqilab`ın efsanevi lideri Ayetullah Ruhullah Musevi el- Humeyni`yi işaret etmişti.
İslam İnqilabı ümmetin bünyesinde bir kanser gibi oluşmuş birçok hastalığa neşter vurdu ve yeniden diriliş ve mücadelenin yolunu açtı. Zamanın egemen anlayışının Müslümanlara dayattığı siyasal, ekonomik ve kültürel alandaki tüm tabiiyet ve bağımlılıklara “ne doğu ne batı, İslam Cumhuriyeti” diyerek karşı koydu. Müslümanlar, asırlardan beri kendi değer yargılarına karşı kaybettikleri öz güvenlerini yeniden kazandılar. Batı haçlı ittifakı, Müslümanlar üzerine doğan bu güneşi söndürüp yok etmek için hareket etmede gecikmedi ve sekiz yıl süren bir savaşı başlatıp destekledi. İran`ın kahraman halkı İnqilap lideri İmam Humeyni`nin çizdiği yol ile saldırgana karşı koydu ve büyük fedakârlıklar göstererek inqilabı korumayı başardı.
Batı emperyalizmi sadece coğrafyamızı kana bulamakla kalmamış, kalp, ruh ve aklımızda da korku ve ümitsizlik tohumlarını ekip yeşerterek kendi egemenliğini kalıcı kılmaya çalışmıştı. İslam İnqilabı bu korku ve ümitsizlik duvarında delik açan bir hareket olarak tarihteki müstesna yerini aldı. Artık insanlar başta Amerikan emperyalizmi olmak üzere bütün müstekbir şer güçlere karşı konulabileceği, onların kurduğu hile ve desiselerin başlarına geçirilebileceği hakikatini öğrendiler. Kısacası emperyalizmin oluşturduğu korku imparatorluğu bu kutlu İnqilab sayesinde çöktü ve yerle bir oldu.
İslam inqilabı`nın hedef tahtasına koyup savaş ilan ettiği diğer bir hastalık ise ırk ve mezhep ayrımcılığı etrafında Müslümanlar arasındaki mevcut ihtilaf ve çatışmalardı. İmam Humeyni(ra) müteaddit vesilelerle yaptığı konuşmalarda bunun emperyalizmin bir oyunu olduğunu ve Müslümanların bu oyuna gelmemeleri gerektiğinin altını çizdi. İmam başta olmak üzere İnqilab`ın diğer öncü kadroları da bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesine her zaman özen gösterdiler. İnqilab`ı hazırlayan ve yapan kadroların eserleri birçok dile çevrildi ve ümmet bilincinin yeniden oluşmasına önemli katkılar sağladı.
İmam Humeyni(ra) Müslümanlar arasındaki Ümmet bilincini sağlama konusunda sadece sözle yetinmemiş, bunu gösterdiği ve icraat alanına koyduğu hedeflerle pratiğe de yansıtmıştır. Ümmetin en büyük sorunu olan Kudüs ve Filistin meselesini ta İnqilab öncesi dönemde gündeme getirmiş, direnişe sadaka ve zekâtlar ile yardım konusunda fetva vermiştir. Devrimden sonra da verilen bu destek artarak günümüze kadar devam etmiştir. Dünya emperyalizmi ve İsrail`in İran İslam Cumhuriyeti`ne karşı bitmez tükenmez düşmanlığının tek sebebi de budur zaten.
İslam İnqilabı rehberi İmam Humeyni(ra), İnqilaptan kısa bir süre sonra Ramazan ayının son Cumasını “Dünya Kudüs Günü” olarak ilan etmiş; o tarihten beri dünya Müslümanları 45 yıldan beri işgal altındaki ilk kıblenin özgürleşmesi için İslam Ümmetinin bilincini canlı tutmaya çalışmaktadırlar.
Bu kutlu İnqilab ve onun aziz rehberine çok şey borçlu olan Müslümanlar bugün de İnqilaba duydukları sevgi ve hürmetlerini korumak istiyorlar. Ancak gelinen noktada bazı şeylerin değiştiğini, en azından eskisi gibi gitmediğini üzülerek ifade etmek gerekir. İnsan elbette masum değildir. Hatasız kul olmaz, ancak hatayı anlayıp geri dönmek de en büyük erdemlerdendir. İnancıma göre bugün coğrafyamızda meydana gelen halk hareketleri o kutlu İslam İnqilabının devamı mesabesindedir. İslam İnqilabı Arap Baharı denilen sürecin tohumlarını ekmiştir. Çünkü bölgenin diktatör ve kukla rejimlerine ilk başkaldırı çağrısı yapan İmam Humeyni(ra)`dir.
Ve eğer İnqilabın ektiği bu tohumların yeşermesine İnqilabın doğup büyüdüğü ana yurdundaki yönetimden bir engel söz konusu ise, bu her şeyden önce İnqilap âşıklarını üzer, düşmanlarını da sevindirir. “Biz size demedik mi bunlar mezhepçi Şiilerdir” tarzındaki ithamları doğrulayacak politikaların getirecekleri ile götürecekleri nasıl hesap edildi bilemiyor ve anlayamıyorum. Allah encamımızı hayır eylesin. Ve Müslümanları her türlü fitneden korusun.