• DOLAR 34.584
  • EURO 36.212
  • ALTIN 2965.797
  • ...

Arap alemindeki uyanış hareketleri yavaş da olsa yol almaya devam ediyor. Son günlerde Sudan`da da Arap baharının sesleri duyulmaya başladı. Libya`da seçimler yapıldı. Suriye`de durum artık nihayete doğru varma sürecine girdi denilebilir.Bütün bu olup bitenler içinde Mısır`da girilen süreç daha bir önem taşıyor.Çünkü Mısır hem bölgesinin hem de Arap aleminin kalbi ve başı hükmünde bir ülke.

Arap alemini her alanda peşinden sürüklemiş olan Mısır, 1979 da İsrail ile imzalanan Camp David anlaşmasıyla saf dışı bırakıldı. Bu anlaşma Arap alemi ve Mısır için çok büyük bir kayıp oldu. Geçen otuz yılı aşkın bir sürede Mısır, çevresinde olup biten olaylara sadece seyirci kalmadı, İsrail ve Amerika`nın politikalarına destek de sağlayan uydu  bir ülke durumuna geldi. İsrail`in ikide bir Lübnan`a saldırısına ses çıkaramadı. Devrik diktatör Mübarek, Gazze üzerindeki İsrail ablukası ve vahşi saldırılarına engel olacak yerde destek  sağladı. İsrail devrik diktatörü “stratejik hazine”olarak adlandırmıştı.Terör devleti İsrail şimdi bu hazinesini yitirmiş olmanın üzüntü ve korkusunu yaşamaktadır.

Şimdi bugün Mısır`ın iç sahasında  olup biten her şey Amerika ve İsrail`in yakın takibinde. İsrail 25 Ocak devriminden bu yana korkusundan krizler geçiriyor. Öteden beri İran korkusuyla paranoyak hali yaşayan Siyonist yapı şimdi Arap aleminde başlayan uyanış hareketleriyle kabus üstüne kabus yaşamaktadır. Arap aleminin en güçlü ülkesinde iktidarın İhvan`ın eline geçmesi İsrail`in uykularını kaçırıyor.Mısır`daki eski rejimin kalıntıları yoluyla ülkede daha fazla istikrarsızlık çıkarmak için var gücünü kullanıyor.Mısır`da bütün yetkileri elinde toplamış Askeri Konsey Amerika ve İsrail`i memnun edecek bir yol takip etti ve ediyor. Halkın seçtiği Cumhurbaşkanının yetkilerini elinden alıp gene halkın seçtiği Parlamentoyu fesih etme elbette Amerika ve İsrail`in baskı ve telkinleri ile olmuştur.

Cumhurbaşkanlığı görevini devir alan Muhammed Mursi Parlamentonun yeniden açılıp çalışmasıyla ilgili bir karar çıkarınca Askeri Konsey ve Anayasa mahkemesi hemen harekete geçtiler ve Mursi`yi geri adım atmaya zorladılar. Anlaşılan o ki, Mursi ile devletin kurumları arasındaki mücadele şimdiden başlamış durumda. Zaten daha Mursi seçilmeden Askeri Konsey bu mücadelenin zeminini oluşturan kararlar almıştı.  Mursi ise yaptığı bu çıkışla  kendilerine teslim olmayacağı mesajını vermiş durumda. Peki bu durum bir çatışmaya dönüşür mü, şayet bir çatışma olursa karlı çıkan kim olur?

Mısır`ın bu geçiş döneminde devlet kurumları arasındaki bu tür çatışmalardan zarar göreceği ve böyle bir kavgaya tutuşmanın Mursi ve İhvan önünde kurulan bir tuzak olduğu muhakkaktır. Çatışmanın doğuracağı istikrarsızlıktan  faydalanacak olanlar ise  eski rejim kalıntıları ve İsrail olacaktır. Mursi  de bu gerçeği görmüş olmalı ki, yaptığı açıklamada yargının verdiği karara saygılı olduğunu ifade etti ve bu açıklama gerilen ortamı şu an için rahatlatmış bulunuyor.

Nerden bakılırsa bakılsın Muhammed Mursi ve İhvan hareketinin işi kolay görünmüyor. İhvan`ın ve Mursi`nin  başarısızlığı için pusu kurup bekleyenler çok. Zaten hep eski rejimin şekillendirdiği devlet kurum ve kuruluşları ile bunların tepesindeki Askeri Konsey İhvan ve Mursi`yi istemiyor.

Muhammed Mursi bu geçiş sürecinde dişlerini biraz fazla sıkıp sabır ve hikmetle hareket edeceğe benziyor ki, doğru olan da budur. Eski rejim kalıntısı bu kurumların değişmesi hayli zaman alacak çünkü. Mursi, hem Mısır`ın içinde bulunduğu durum, hem de kendisinin durduğu makam itibariyle kavgayı değil sabırla hedefe doğru yürümeyi seçmek zorundadır. Mısır`ın şu an içinde bulunduğu durum Türkiye`nin on yıl öncesindeki durumuna çok benziyor.

Tayyip Erdoğan, statükoyla girdiği siyasi mücadelesinde  zamanın ve sabrın rolünü çok iyi anlamış ve ona göre adımlar atmış ender  liderlerden biridir. Muhammed Mursi`nin de Firavn rejiminin kalıntılarıyla mücadelesinde bu hikmetli yolu takip edip Mısır`ı ayağa kaldırmasını diliyoruz. Allah yardımcısı olsun.