• DOLAR 34.547
  • EURO 35.986
  • ALTIN 3004.49
  • ...

 Ailelerin çocuklarını eğitim alanında yönlendirirken kullandıkları cümleler, onların hayattaki amaçlarını belirleyen bilinçaltı kodlarına dönüşüveriyor. Bu yönlendirmelerin ekseriyetinin, dolgun maaş, emekliliğin garanti altına alınması ve toplum tarafından kabul görmeye dayandığı tartışılmaz. Özellikle dindar ailelerin bile, ‘kızım oku kendi ayaklarının üstünde durmayı öğren, evlenince eşin sana karşı tahakküm kuramasın, ona muhtaç olma’ gibi telkinlerle kızlarını okumaya yönlendirdiklerine şahit olmaktayız.

  Nitekim; ailelerin bu telkinlerinin sonucu olarak, şu anda lise ve üniversite okuyanların kahir ekseriyeti, ‘memur olup maaşımı garanti altına alayım’ derdindeler. Tıp fakültesinde okuyanların dahi, branş seçiminde dikkat ettikleri faktör daha fazla maaş getirisi olmaktadır. Hemen hemen tüm meslek seçimlerinde vaziyet budur. Dolayısıyla bu bakış açısıyla, nitelikli doktorlar, idealist öğretmenler, kaliteli mühendisler, adalet aşığı avukat, savcı ve hâkimler yetişmiyor.

    Öte yandan, kısa yoldan para kazanmanın yolları gün geçtikçe gençlere daha cazip geliyor. Adını bile anmaktan imtina ettiğimiz sosyal medya platformlarında (zira reklamın iyisi kötüsü yoktur) insan haysiyetini ayaklar altına alan paylaşımlar yaparak takipçilerini artırmaya çalışan gencecik insanlar hep bunun peşindeler ne yazık ki…

  Bu şekilde köşeyi dönen! Fenomenlerin sosyal medyaya yansıyan lüks ve şatafatlı yaşamı, gençlerin gözünde bu kişilerin idol haline gelmesine sebep oluyor.  Zira; en kısa zamanda en çok parayı kazanan kişi, toplum nezdinde en akıllı kişi olarak görülüyor.

  Toplum mühendisleri tarafından oluşturulan bu algıların asıl amacı, akıllı insanlardan istifade etmek değil, sadece kendi kurdukları düzene uyumlu köleler yetiştirmektir.

  Çok kötümser bir tablo çizdiğimizin farkındayız ama teşhis konulmadan tedavi de mümkün olmuyor.

  Burada sözü Allah Rasulü (s.a.v.) e bırakalım. Bakalım O’nun akıllı insan tabiri nasılmış:

"Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören) dır.”

  Hadisin manası gayet açık: Kısacık dünya hayatı için, ebedi olan ahiret hayatını kaybetmek akıllı kişinin kârı değildir. Bunun yanında nefsinin her isteğini yerine getirip yine Allah’tan isteklerde bulunmak da acizlik göstergesi olmaktadır. Yaşadığı toplumdaki algıları yıkmayı, putları yıkmak gibi yüce bir vazife olarak icra eden Allah Rasulü (s.a.v.) günümüzde ayyuka çıkmış tüm problemlerin çözümü noktasında da yol göstermiştir.

 Yine kendi dönemindeki saltanatı elinin tersiyle iterek mütevazi bir yaşamı tercih eden, ilk halifelerin devri gibi halkı adaletle idare eden Ömer bin Abdulaziz bir gün arkadaşlarına;

“Bana insanların en ahmağını söyleyin.” der.

“Dünyası için ahiretini satan kişi.” derler. Ömer:

“Bundan da daha ahmağını söyleyeyim mi size? der. Onlar:

“Evet söyle.” derler.

“Dünyası için ahiretini başkalarının hatırına satan kişi.” diye cevap verir.

Hasılı; aileler öncelikle kendi algılarını değiştirerek işe başlamalı, gençler de bu dünya hayatını ahiretin tarlası mesabesinde görmeli, yapacakları işi de İslam’a hizmet için bir araç olarak görmeliler.

Selam ve dua ile…