Hak ve adalet rehberi
Bugün insanlık korkunç bir zulüm ve adaletsizlik girdabı içinde boğulmak üzere… Tarihte hiç olmadığı kadar mazlumlar, dünya halkları ve özellikle İslam ümmeti zalimlerin zulmü altında inliyor. Müslümanların ülkeleri işgal edilmiş, zenginlikleri talan edilmiş, şehirleri yıkılıp yağmalanmış ve insanları katliamdan geçirilmiştir. Bu zulüm ve haksızlık hala tüm şiddetiyle devam ediyor.
Mazlumlar, çaresiz insanlar, mustazaf kadın ve çocuklar bir kurtarıcı bekliyorlar. Kuşkusuz bu kurtarıcı Hazreti Muhammed`dir, Onun rehberliğine teslim olmaktır. Çünkü Onun yolu direniş ve zulme kıyam yoluydu. Adalet ve hakkı hâkim kılma yoluydu.
Peygamberimizin zuhurundan önce de insanlık zulüm düzenlerinin baskı ve sömürüsü altındaydı. Zamanın süper güçleri Roma ve Pers İmparatorlukları şimdiki Amerika ve Rusya gibi dünyayı kendi aralarında paylaşmışlar, mazlum ve yoksulların zenginliklerini talan ediyorlardı. Mazlumların, ezilenlerin, yoksulların, haklıların sahipleneni ve yardımcısı yoktu. Böyle bir ortamda Peygamber Aleyhisselam zuhur etti. Kısa bir süre zarfında dünyayı hak ve adaletle doldurdu. Zalim düzenleri yıktı. O ve Onun yolunu sürdüren ashabı zamanın süper güçlerini tarihin çöplüğüne gömdüler. Mazlumlar, ezilenler, adalete susamışlar, haklılar Onun rehberliği altında insanca, özgürce, adil bir düzen ve hayata kavuştular.
Günümüzün insanları da zulme ve sömürüye, adaletsizliğe mahkûm olmuş. Onları kurtaracak bir yol, kurtarıcı bir rehber arıyorlar. Mazlumları, ezilenleri adalet ve özgürlüğe kavuşturacak, haklıların hakkını verecek tek yol Peygamberin yoludur. Hazreti Muhammed`in rehberliği ancak dünyaya adalet ve barışı getirir, hak ve hakikati üstün kılar.
Peygamberimizin hayatına baktığımız zaman Onun hak ve adalet rehberi olduğunu anlarız. Mekke`de de Medine`de de Peygamberin tercihi hep mazlumlardan yanaydı. En çok onların üzerinde titriyor, arkadaşlarını genelde onlardan seçiyor, onlarla oturup kalkıyor, onlarla yiyip içiyordu. Her zaman öyleydi. Zor zamanlarında da rahat zamanlarında da… Güçlüyken de zayıfken de… Tercihi her zaman ezilenlerden, yoksullardan, kimsesizlerden yanaydı.
O, sevgi ve barış peygamberi olduğu kadar hak ve adalet Peygamberiydi de... Haksızlığa kesinlikle tahammül etmezdi. Halkları ezen, halkları kendilerine kul yapmak isteyen, heva ve heveslerini Allah`ın hak dininin yerine ikame etmeye kalkışan, Allah`a ve tevhide düşmanlık yapan zorba güçlerle korkusuzca savaştı. Her zaman ezilenlerin dostu oldu. Şirk taraftarlarının uzlaşma çağrılarını elinin tersiyle itti. Allah`ın hâkimiyeti dışındaki egemenlik iddialarına kesinlikle hoşgörü göstermedi.
Nerede zulme ve zorbalığa karşı bir oluşum varsa, Muhammed Aleyhisselam da içindeydi. Risaletten önce de bu böyleydi. Hilfu'l – Fûdul hareketine ilk katılanlardan biriydi. Cahiliye Mekke'sinde bir avuç yiğit gençle birlikte ezilenlerin haklarını korkusuzca, güçlü Kureyş aristokrasisinden talep ediyordu. Servetini yoksulların arasında paylaştırmakla yetinmiyor, dostlarına da aynı telkinlerde bulunuyordu.
Medine'ye hicret edip az sayıdaki yareniyle Medine İslam Devletini kurduktan sonra tüm zamanını zulüm düzenlerine karşı mücadeleyle geçirdi. Savaştan savaşa koştu, günleri savaş meydanlarında, cenk ve cihat atmosferinde geçti. Tek derdi mazlum halkları adalet ve özgürlüğe kavuşturmak, Allah'ın kullarını sömürgeci emperyalistlerin köleliğinden kurtarıp gerçek özgürlük olan yüce yaratıcıya kulluğa kavuşturmaktı.
Peygamber Sevdalıları Platformu, her yıl Türkiye`deki yüzlerce şehir, ilçe ve köyde düzenlediği ve milyonlarca Peygamber aşığının coşkuyla iştirak ettiği Kutlu Doğum Etkinliklerinin bu yıl ki temasını bu konuya ayıracağını açıkladı. Bu yıl Kutlu Doğum Etkinliklerine iştirak edecek konuşmacılar halkımıza yüce Peygamberimizin hak ve adalet anlayışını anlatacaklar. Gerçekten de isabetli bir karar. Çünkü her zamankinden daha çok hak ve adalete susamış durumdayız ve ancak Peygamber Aleyhisselamın hak ve adalet yolunu kendimize ölçü alırsak kurtuluşa ereriz.