28 Şubat ve paralel yapı
28 Şubatın yıldönümüne günler kaldı. O karanlık günleri her yıl dönümünde tartışıyoruz. Kimler yaptı? Niye yaptı? Niçin yaptı? 28 Şubatın arkasında kimler vardı ve ülkemizde hangi yapılar bu sürece katkıda bulundu. Her yıl tartıştığımız bu konu cemaat-hükümet kavgasının gölgesinde bu yıl daha farklı tartışılacak gibi… Çünkü hükümet çevreleri ve bazı İslami kesimler cemaatin, yani paralel yapının kendi grupsal çıkarları için Türkiye Müslümanlarına büyük darbe vuran 28 Şubat sürecine destek verdiğini ve dolayısıyla dindarlara ihanet ettiğini söylüyorlar. Türkiye Müslümanlarını bu kadar etkileyen 28 Şubat süreci neydi, önce ona bir bakalım.
28 Şubat, Batı uşağı güçlerin Müslüman Türkiye halkına yönelik en vahşi ve aleni saldırılarından biriydi. Uyanışa geçen, toparlanan, kendi değerlerine sahip çıkan Müslümanları kaba kuvvetle sindirme, etkisiz hale getirme girişimiydi. Ve Amerika destekliydi, İsrail destekliydi.
28 Şubat İslam`la savaşmanın adıydı. İslami yaşam tarzını, Allah merkezli kültürü toplumun hayatından çıkarma, toplumu dinsizleştirme ve ahlaksızlaştırma süreciydi. Bu süreç zarfında Müslüman kişi ve gruplara yönelik adeta bir cadı avı başlatıldı. İslami kesimlerin tüm kazanımları ellerinden alınmaya çalışıldı. Dindarlar yönetimden, meclisten, bürokrasiden, ordudan, medyadan ayıklandı. Dindarlık suç sayıldı. Dindar etiketli olmak, sakallı olmak, namaz kılmak, tesettürlü akrabalara sahip olmak işten atılmaya, mağdur edilmeye, terörist muamelesi görmeye yeterli delil sayıldı. Milli Eğitim kesintisiz sekiz yıla çıkarılarak Kur`an kurslarının, İmam Hatiplerin önü kesildi. Eğitim sistemi ateistlerin, laik Kemalist ve solcuların insafına bırakıldı. Ve bir kaç yıl içinde inançsız, ahlaksız, şehvetperest, ülkelerinin kaderiyle hiç ilgilenmeyen, Batı hayranı, hippi kılıklı, bütün hayalleri kadın, spor ve müzikten ibaret olan nesiller türedi. Türkiye`nin en dindar taşra kent ve kasabaları bile bu gençlerden geçilmez oldu.
Bu süreç bizzat devletin imkânlarıyla yürütüldü. Devletin elleriyle yürütüldü. İrticaıyla mücadele adına yürütüldü. Demokrasi adına yürütüldü. Laikliği koruma adına yürütüldü. Atatürk`ü koruma, Atatürk ilke ve inkılâplarına sahip çıkma adına yürütüldü.
Bu karanlık dönemde Batı ve onun yerli uşakları ülkeyi babalarının çiftliği gibi talan ettiler, ülke zenginliklerini birbirlerine peşkeş çektiler.
Gerçekten Fethullah Gülen cemaati bu sürece destek verdi mi? Grupsal çıkarlarını korumak için 28 Şubat aktörleriyle dirsek temasına geçti mi? Bu soruları ciddi anlamda araştırmalıyız. Bugün cemaat-hükümet kavgasında kimin haklı, kimin haksız olduğunu tam anlamıyla öğrenmek istiyorsak bu sorulara tatmin edici cevaplar bulmalıyız. Cemaat gerçekten bir hizmet hareketi mi, ülke insanlarının maddi ve manevi kalkınmasına kendini vakfetmiş bir yapı mı? Yoksa uluslar arası emperyalist güçlerin ülkemizde yürürlüğe koydukları ılımlı İslam projesinin bir versiyonu mu? İslam`ı ve Müslümanları batı için zararsız ve uyumlu hale getirmek isteyen ve dolayısıyla ülkemizde batının, Amerika ve İsrail`in çıkarlarını koruyan bir oluşum mu?
Tüm bu soruların tatmin edici bir cevabını bulmanın yollarından biri de 28 Şubat-cemaat ilişkisini aydınlatacak ciddi ve bilimsel araştırmaların yapılmasıdır.