• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
SON DAKİKA

Dünya, ekseninde Kudüs olan büyük bir savaşa doğru hızla ilerliyor. Öyle görünüyor ki artık geri dönüş yok. Ok yaydan çıktı, kılıçlar çekildi.

Saflar da netleşiyor; artık iki cephe var, hedefinde Kudüs’ün özgürleştirilmesi olan ve İslam dünyasında tekrar Allah merkezli bir hayatı egemen kılma arzusu taşıyan direniş cephesi ve bu cephe karşısında topyekûn durup İslam dünyasının kalbinde sömürü ve talan merkezi olacak büyük Yahudi devletini kurmak isteyen Siyonist-Haçlı Cephesi…

Kuşkusuz direniş cephesi her geçen gün büyüyor, güçleniyor ve yayılıyor. Sadece Müslüman halklar değil, Batı uygarlığının yol açtığı maddi ve manevi yıkımdan bizar olmuş halklar, topluluklar da direniş cephesinden yana bir duruş sergilemeye başladı.

İnsanlık yeni bir döneme giriyor. ABD’nin başını çektiği Batı dünyası güç kaybediyor. Artık rüzgâr İslam’dan yana esiyor. Onlar geçmiş, biz ise geleceğiz. Bundan böyle insanlığın inşasına talip olacak olan İslam’dır. Son on yıllardır emperyalist güçlerin tüm aleyhte çalışmalarına rağmen İslam dünyada en çok yayılan, taraftar toplayan dindi. Aksa Tufanı ile birlikte bu ilgi ve teveccüh zirve yaptı.

Dünya bir kurtarıcı bekliyor. Tüm mazlum halkların, hatta mutsuzluk girdabında boğulmak üzere olan Batılı halkların beklediği bir kurtarıcı… Bu kurtarıcının geliş işaretleri arttı. Dünyaya egemen beşerî sistemler tüm dünyayı, tüm insanlığı yok etmenin eşiğine getirdi. Dünyaya egemen olmuş kötüler, elde ettikleri nükleer silahlarla dünyanın varlığını tehdit ediyor. Dünyayı birkaç defa yok edecek silahlara sahipler.

Sınırı aştılar, haddi aştılar, azgınlaştıkça azgınlaştılar. Artık dur demenin zamanı geldi. Dünyanın sahipsiz olmadığını, bir sahibinin, bir efendisinin olduğunu anlamalarına az kaldı. Yüce Allah’ın imtihan gereği tanıdığı mühletin sonuna yaklaştılar. Tüm işaretler egemen şeytani güçlerin büyük bir çöküşün, yıkılışın eşiğine geldiğini gösteriyor.

İnsanlara sunacak hiçbir değerleri, verecek hiçbir mesajları, kandıracak hiçbir bahaneleri kalmadı.

Zaman salih insanların lehine işliyor. Salihlerin iktidarına az kaldı. Salih insanlar tüm güçleriyle bu mübarek, özgürlük ve adaletin dünyaya hâkim olacağı mukaddes zamanın erken gelebilmesi için çabalarını artırmalı.

Bu sürecin daha da hızlanması için en büyük görev dindar genç nesillere düşüyor. Dindar davetçilere, alimlere, aydınlara, sanatçılara düşüyor…

Allah’a ve ahiret gününe inanan her bir Müslüman, öncelikli hedef olarak Allah’ın rızasını ve bu rıza doğrultusunda yaşanabilen bir hayata sahip olmayı seçmeli. Müslüman için hayatın hedefi Allah’tır, O’nun dinini ihyadır, Allah merkezli bir toplumu inşadır.

Müslüman bir genç, öğrenci, işçi, çiftçi, esnaf, memur, politikacı, devlet adamı, iş adamı, düşünür, aydın, sanatçı her şeyden önce bir Müslümandır. İsminin önündeki etiketler, dünyevi makamı, misyonu Müslümanlığından sonra gelir. Sahip olduğu güç, makam, imkân, yetenek, dininin hizmetinde olursa bir anlam ifade eder.

Müslüman her ortamda ve her şartta imkanlarını zorlayarak imanını iktidar yapma mücadelesi vermeli. Gün artık durma günü değil… Tembellik, gevşeklik, uyuşukluk zamanı değil… Ümmetin zaferiyle sonuçlanacak, dünyayı yeni bir bahara taşıyacak, insanlığı Kudüs’ün ve tüm esir coğrafyaların özgürlüğüne şahit kılacak büyük yürüyüş Aksa Tufanıyla başladı. Bu yürüyüşte yerimizi almak için ibadi ve kültürel değerler ve eylemlerle donanarak haydi bismillah demenin vaktidir.