• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

İktidar cenahında Filistin konusunda, Gazze konusunda, Lübnan ve direniş cephesi konusunda son derece tutarsız, çelişkili, samimi olmayan bir tutum, bir duruş sergileniyor. Bu ülkenin insanları, aydınları, kalem tutanları, ülkenin geleceği için endişe sahibi olanlar olarak bu tutarsız ve samimiyetsiz duruşu eleştirmeye, sorgulamaya, uyarmaya hakkımız var.

Muhalefeti eleştirmeyi gereksiz görüyorum; çünkü muhalefetin ana gövdesini oluşturan CHP ve diğer laik, ulusalcı partilerin çoğu zaten duruşlarını net bir şekilde ortaya koymuş durumdalar. CHP ve onunla zihin akrabalığına sahip partiler direniş hareketlerini terörist örgütler olarak görüyorlar. CHP’nin başındaki isim sayısız defa HAMAS’ı terörist bir örgüt olarak ilan etmekten çekinmedi. Bu kesimin Hizbullah ve diğer direniş güçlerine bakışı da aynı…

İran İslam Cumhuriyetinin Siyonist rejime yönelik füze saldırısı esnasında laik, ulusalcı partilere yakın Halk TV, Sözcü TV gibi yayın organlarının takındıkları tavır, kullandıkları dil, Siyonist medyanın dilini aratmayacak seviyedeydi. O yüzden onlardan bir beklentimiz yok. Onlar duruşlarını Siyonistlerden yana koymuş durumdalar.

Ama söylemde Filistin yanlısı hava estiren, Siyonist rejime akla gelebilecek her türlü suçlamada bulunan iktidara söyleyecek çok sözümüz var…

En üst düzeyde, her platformda Siyonist rejime yönelik çok sert bir söylem geliştiriyorsunuz. Hatta öyle bir tablo çiziyorsunuz ki sanki çok kısa bir süre sonra Türkiye ile Siyonist rejim arasında savaş çıkacak. En üst düzey yetkililerinizin ağzıyla Lübnan’dan sonra sıranın Türkiye’ye geleceğini söylüyorsunuz. Siyonist rejimin İslam dünyasını yangın yerine çevirmek istediğini, korkunç işgal planları olduğunu, bu haydut ve katil rejimin mutlaka durdurulması gerektiğini ilan ediyorsunuz. Filistin için, Gazze için, hatta Lübnan için gözyaşı döküyorsunuz. Kudüs’ü kurtarmak için, mazlum Filistin ve Lübnan halkının acılarını dindirmek için ne gerekiyorsa yapacağınızı söylüyorsunuz…

Bu söylemlerinize, konuşmalarınıza inanmak istiyoruz… Ama eylemleriniz, uygulamalarınız, pratiğiniz bizi ümitsizliğe düşürüyor.

Siyonist rejimin uçak ve tanklarının yakıtını karşılayan Azerbaycan, bu faaliyetini size yakın firmaların yardımıyla ve sizin ülkenizin limanları üzerinden yapıyor. Malatya’da bulunan Kürecik Üssü, siyonist rejime her türlü istihbarat desteğini veriyor ve Siyonist rejime yönelik bir saldırı esnasında önlem alması için siyonist rejimi hemen haberdar ediyor. İncirlik üssü gece gündüz Siyonist rejime lojistik ve askeri destek verme merkezi olarak kullanılıyor. Topraklarınızdaki diğer NATO üsleri de aynı görevi görüyor.

Diğer taraftan Türkiye’deki siyonist rejimin elçiliği, konsoloslukları, ataşelikleri kendilerini hiçbir tehdit altında görmeden harıl harıl çalışıyor, her türlü faaliyetini, hiçbir kısıtlamayla karşılaşmadan yerine getirebiliyor.

Filistin dostu olduğunuzu ilan ediyorsunuz ama Filistin halkının yanında canları ve mallarıyla yer alan, bu uğurda her şeylerini feda eden, yüzlerce, binlerce şehit veren, ulusal çıkarlarını Kudüs davası için tehlikeye atan, ülkelerinin istila edilmesi tehlikesine bile göğüs geren direniş güçlerine, direniş cephesine saldırılmasına, onlara düşmanlık yapılmasına göz yumuyorsunuz. Size yakın medya organlarının, sizinle beraber olan, sizden görünen, sizden beslenen, sizin sahipleri olduğunuz yayın organlarına çöreklenen yazarların, aydınların, gazetecilerin, sözde uzmanların siyonist rejimi bırakıp direniş cephesini kötülemesine, aşağılamasına, alaya almasına, ümmete ümitsizlik aşılayıp adeta siyonist bir dil kullanmasına izin veriyorsunuz, onlara dur demiyorsunuz…

Boykot çağrıları yapıyorsunuz ama bunu hayata geçirmek isteyenlerin karşısında ilk önce siz duruyorsunuz, siyonist firmaları korumaya alıyorsunuz.

Söylenecek o kadar çok şey var ki…