• DOLAR 33.001
  • EURO 35.379
  • ALTIN 2462.4
  • ...

İran İslam Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Ayetullah Reisi ve diğer yetkililerin elim bir helikopter kazasında hayatlarını yitirmeleri İran’da olduğu gibi İslam dünyasında da üzüntü yarattı. Başta Pakistan olmak üzere birçok İslam ülkesi yas ilan etti, derin üzüntülerini belirtti. İnşallah bu elim kaza, Filistin davasına, Gazze direnişine olumsuz yansımaz. Çünkü Reisi ve ekibi Gazze direnişi konusunda çok hassastılar ve direnişi desteklemek konusunda tereddüt yaşamıyorlardı.

Reisi, Amerika, israil ve Batı karşıtı bir liderdi. Hükümetini oluşturan kişiler de öyleydiler. İran’da bazı siyasilerin dillendirdiği Batı ile ilişkileri yumuşatmak, İran’ın ve ümmetin çıkarınadır söylemlerini asla kabul etmiyordu. O, Amerika’nın liderliğindeki Batının asla dost olmayacağını, tek yolun direniş olduğunu cesaretle seslendiren ve bu yolda cesur adımlar atan biriydi.

Merhum Reisi’nin diğer bir özelliği ümmetin vahdetine inanan biri olmasıydı. O yüzden aralarındaki sorunlar ne kadar büyük olursa olsun İslam dünyasındaki ülkelerle iyi ilişkilerden yanaydı. İslam ülkeleri arasındaki çatışmaların, ihtilafların, husumetin İslam dünyasına değil, Amerika’ya ve Batıya yaradığına inanıyordu.

Reisi döneminde Suriye konusunda başta Türkiye olmak üzere İslam ülkeleriyle ciddi bir diyaloğa girilmişti. Suriye’de iç savaşın sona ermesi ve Amerika’nın güdümünde olmayan bir ülkenin tekrar inşası için büyük çaba sarf ediliyordu.

Yine ilk defa tüm olumsuzluklara rağmen Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ciddi bir diyalog ve barış sürecine girilmişti. Taliban ile olan diyalog da iyi bir seyir izliyordu.

Reisi’nin hedefi İslam dünyasıyla barış, İslam ülkeleriyle diyalog, İslam dünyasında ihtilaf ve karmaşa yaratmaya çalışan Amerika ve Batı dünyasına karşı birlik idi.

Bunun en son örneği Azerbaycan ile olan diyalog ve yakınlaşmaydı. Aliyev yönetiminin israil ve Amerika yanlısı tüm politikalarına rağmen Reisi önderliğindeki İran yönetimi sorunu barışçıl bir yöntemle çözme taraftarı idi. Kaza günü Aliyev ile buluşması ve dostane mesajlar vermesi kuşkusuz ümmeti umutlandıran, Batıyı ise üzen bir durumdu.

Reisi yönetiminin Kudüs davasına olan bağlılığı ve başta Gazze olmak üzere direniş güçlerine olan desteği herkes tarafından bilinen bir gerçekti. Siyonist rejim, tarihinde ilk defa başka bir ülke tarafından doğrudan doğruya hedef alınmıştı. Siyonist rejimi hedef alan ülke yönetiminin başında ise Reisi vardı.

Bu anlamda Reisi İran için, ümmet için, Filistin için bir kayıp. İnşallah onun yerine gelecek yeni yönetim Amerika ve Batı karşısında aynı cesaret ve kararlılıkla duracaktır. İslam dünyasının Kudüs davasına inanmış, cesur liderlere ihtiyacı var. Ulusal çıkarları değil, ümmetin çıkarlarını önceleyen, ümmetin vahdeti için çabalayan liderlere ihtiyacı var.

Reisi bu özelliklere sahip biriydi. Umudumuz ve beklentimiz onun yerine geçecek liderin de aynı cesaret ve kararlılıkla Gazze direnişine ve siyonizme karşı direnişin tüm unsurlarına destek vermesi ve ümmetin çıkarlarını her şeyden üstün tutmasıdır.