BİR 23 NİSAN YAZISI
Ben dün sabah saatlerinde bir ilkokulun önünden geçerken, okul müdiresi olduğu belli bir bayan kendinden emin ve mutlak inanmış bir sesle minik yavrulara nutuk çekiyordu. Mikrofondan yükselen katı ve sert sesi bütün mahalleyi kaplıyor ve dalga dalga yayılıyordu.
“23 Nisan, Atatürk’ün siz çocuklara hediyesidir. Sizin bayramınızdır. Cumhuriyetimizin değerini bilelim. Ve her türlü savaşa karşı olalım. Savaşın kazananı olmaz. Savaş her şekilde kötüdür”
Önce gelelim 23 Nisan’a… Gerçekten bize yutturulduğu gibi 23 Nisan bir bayram mıdır? Çocuklarımıza hediye edilmiş mukaddes bir gün müdür? Bu hediye edilmiş lafı bile hediye eden kişiye bir kutsiyet, bir tür ilahlık libası giydiriyor.
Bize bayram diye yutturulan bazı günler, kendisiyle savaştığımız, kendisine karşı kurtuluş savaşı verdiğimiz düşmanlarımıza kültürel, siyasi ve ekonomik olarak teslim olduğumuz gündür aslında. Çünkü biz düşmanlarımızı, Batılı emperyalistleri; İngiliz’i, Fransız’ı, Yunan’ı yüz binlerce evladımızı şehit vererek toprağımızdan kovduk. Ama sonraki günler istilacı düşmanlarımız kültürleri, ekonomileri, ahlakları, kanunları ve sahip oldukları her şeyleriyle ülkemize geri geldiler ve bu defa bu şekilde ülkemizi istila ettiler.
Şimdi kendilerine karşı kurtuluş savaşı verdiğimiz düşmanlarımızın içimizdeki yerli işbirlikçilerinin desteğiyle geri gelip ülkemizi kültürel, siyasi ve ekonomik olarak istila etmesi süreçlerini bayram günü diye mi sunacağız.
Gelelim savaşın her türlüsü kötüdür, savaşın kazananı olmaz anlayışına…
Önceki gün güzel şehrimizde, “Cihat Peygamberi Hazreti Muhammed” konulu bir Mevlid-i Nebi etkinliği düzenlenmişti. Evet, peygamber efendimiz Allah yolunda cihadı kutsuyor ama söz konusu müdire hanım minik dimağlara savaşın her türlüsünün kötü olduğunu aşılıyor. Ve ne yazık ki çocuklarımızı gönderdiğimiz okulların hepsinin de yavrularımıza aşıladıkları zihin yapısı bu…
Savaşın her türlüsü kötüyse, o zaman işgalci düşmana karşı verdiğimiz kurtuluş savaşı da kötü… Ülkeleri bir asırdır işgal altında olan ve soykırıma uğrayan kahraman Filistin halkının alçak Siyonistlere karşı verdiği savaş da kötü… O zaman bırakalım emperyalistler, sömürgeciler, zenginliklerimize göz dikmiş güçlü devletler ülkelerimizi işgal etsinler, zenginliklerimizi talan etsinler, bizi sömürge yapsınlar.
Bu ne biçin anlayış? Bu anlayışa göre mazlum, zalime direnmemeli. Çünkü savaşın her türlüsü kötü ve zaten kazanma şansı da yok. Çünkü hiçbir savaşın kazananı olmaz.
Yüce Rabbimiz, mukaddes kitabında özgür ve onurlu toplumlar, bağımsız milletler olmak için Allah yolunda savaşın diyor, okullarda ise minik dimağlara sakın ha, savaşın her türlüsü kötü, hiçbir savaşın kazananı olmaz deniliyor.
Bu zihniyetle yetişen çocuklar, yarın büyüdükleri zaman, zalimlere, istilacılara, özgürlük ve haysiyetine göz dikmiş dış düşmana, vahşi emperyalist güçlere hangi bilinçle karşı çıkacak, direnecek, ülkesini ve halkını savunacak?