Milletin belini bükerek mi ekonomiyi düzelteceksiniz?
Son sözümü başta söyleyeyim; zaten fahiş derecede yüksek olan vergileri, harçları daha da artırarak, milleti zam yağmuruna tutarak, ekonomik sıkıntılardan ötürü beli bükülmüş olan orta gelirli ve yoksul vatandaşın belini daha da bükerek mi ekonomiyi düzelteceksiniz?
Sizin çözümünüz bu mu? Faizi yükseltmek, vergilere, harçlara zam yapmak; ulaşıma, gıdaya, akaryakıta, tüm temel ihtiyaç maddelerine zammı otomatiğe bağlamak; yoksul halkın sırtından devletin gelirlerini yükseltmeye çalışmak… Faiz lobilerine göz kırpmak, Batılı sömürgeci şirketleri sınırsız krediyle Türkiye’de iş yapmaya, istediği gibi at koşturmaya çağırmak…
Beyler; sizin çözümünüz çözüm değil! Yoksulu daha da yoksullaştırıp, zengini daha da zenginleştirerek bir yere varamazsınız. Halkın öfkesini, umutsuzluğunu daha da artırırsınız sadece…
Gerçekten ekonomiyi düzeltmek istiyorsanız, halka rahat bir nefes aldırmak gibi bir derdiniz varsa ilk önce işe kendinizden başlamalısınız! Kendi rahatınızdan, debdebenizden, lüks yaşantınızdan taviz vermelisiniz. Sonra ülkenin zenginliğini talan eden, yüksek faiz zengini, soyguncu iş adamlarına dokunmaya cesaret etmelisiniz! Halkın büyük çoğunluğu gün geçtikçe yoksullaşırken, zamların, vergilerin, harçların ağır yükü altında bellerini doğrultamaz hale gelirken, aldıkları maaşın en az yarısı, gelirlerinin üçte ikisi kiraya, faturalara giderken bu zenginler servetlerine servet katıyorlar. Daha da kötüsü yoksulun cebindeki para katma değer vergisi, bilmem ne harcı, destek primi adı altında devletin kasasına akarken, yoksuldan alınan bu paralar vergiden muaf olma, projelere destek, üretime katkı, kredi desteği adı altında zenginin kasasına aktarılıyor.
Ne biçim ekonomi düzeltme bu? Zengini daha da zengin, fakiri daha da fakir kılarak, halkı bir avuç sermayedara işçi yaparak mı toplumsal refahı sağlayacaksınız? Vahşi kapitalizmin, haksız kazanç kapılarını sonuna kadar açmanın, gelir dağılımındaki zulme göz yummanın, ülkenin, halkın zenginliklerini bir avuç faizciye peşkeş çekmenin ülkeyi kalkındırdığı, halkın refah seviyesini düzelttiği nerede görülmüş?
Türkiye’yi kalkındırmanın, sosyal refahı sağlamanın, halkı yoksulluktan kurtarmanın, ekonomiyi düze çıkarmanın yolu faizcilerden, israfçılardan, tefecilerden, dolar zenginlerinden, ihale kaçkınlarından, halkı insafsızca zam yağmuruna tutan ve devletten hiçbir uyarı veya ceza almayacağının rahatlığı içinde haksız kazançla zenginliğine zenginlik katan iş adamlarından, fabrikatörlerden kurtulmaktan geçer.
Ve tabi ki israfı da önlemekten geçer… Devlet kurumlarındaki israfın haddi hesabı yok. Devlet kurumlarındaki gereksiz harcamalar bu ülkeyi birkaç kez zengin edecek düzeyde…. İhtiyaç olmadığı halde yapılan yeni modern binalar, ek yapılar; taşa, betona harcanan milyarlar; dosta, tanıdığa, akrabaya, hemşeriye ihale bahanesiyle peşkeş çekilen trilyonlar; makam arabaları, mobilya takımları, her yeni amirin, müdürün talimatıyla baştan sona yapılan iç dizaynlar ve daha neler neler…
Bu halk CHP zihniyetinden çekindiği ve korktuğu için dindar geçmişe sahip iktidara beş yıllık bir fırsat daha verdi. Bu son fırsat mutlaka değerlendirilmeli. Bu Müslüman halk faizci sistemden kurtarılmalı. İslam’ın adalet ve eşitliğe dayalı, halkın refahı ve ülkenin kalkınmasını önceleyen ekonomik sisteminden, diriltici kurallarından faydalanılmalı.
AK Parti hükümeti yirmi yıllık kazanımları berhava edip ülkeyi tekrar Kemalist laikçilerin insafına terk etmek istemiyorsa adil ve insani, ahlaki ilkelere dayanan bir ekonomi sistemini inşa etmek zorundadır.