• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Siyonistler, Müslümanları, İslam ümmetini aşağılıyorlar, onur ve haysiyetleriyle oynuyorlar. Tüm dünyanın gözleri önünde Müslümanların ne kadar kırmızı çizgisi varsa pervasızca çiğniyorlar. Ve bunu her Ramazan ayında yapıyorlar. Müslümanların manevi duygularının çok güçlü olduğu, ruhsal durumlarının çok hassas olduğu bir ayda…

Bin aydan daha hayırlı olan Ramazan ayında, Müslümanların mukaddes üçüncü şehrinde, ilk kıbleleri olan Mescid-i Aksa’da ibadet eden kadınlara saldırıp onları coplamak ne anlama geliyor? Postallarıyla Müslümanların ibadet yerine girip onları esir almanın, sonra da oracıkta onlarcasının ellerini arkadan bağlayıp yüzüstü yere yatırmanın manası ne? Müslümanların en mukaddes üçüncü mescidini sis bombalarıyla darmadağın edip Kur’an’ları yırtıp yerlere atmak, çiğnemek ne amaçla yapılıyor? Ve en önemlisi bütün bunların görüntülerinin dünyaya servis edilmesinin saldırgan çete tarafından umursanmaması…

Bütün bunların anlamı ne? Siyonistlerin verdiği mesaj şu: “Ey Müslümanlar siz, kutsallarınız, inançlarınız benim umurumda değilsiniz! İstediğim zaman, sizin en hassas zamanınızda istediğim şekilde kutsallarınıza küfreder, kutsallarınızı çiğner, sizi aşağılar, onurunuzla oynarım. Ve siz iki milyarlık İslam ümmeti olarak hiçbir şey yapmazsınız? Sadece bağırıp çağırırsınız. Hepsi o kadar. Siz böyle güçsüz, zayıf, çaresiz, dağınık ve değersizsiniz işte!”

Peki Siyonist alçakların bu küstahlığı karşısında İslam ümmeti ne yapıyor? Müslüman halkları yöneten liderler, iktidarlar ne yapıyor?

Son bir asırdır Müslümanların yaşadığı zulümler, soykırımlar, katliamlar, işgaller, Müslümanların Müslümanlardan başka dostu olmadığını fazlasıyla gösterdi. Batılılar, Hıristiyanlar, Avrupa ülkeleri, Hindular, Budistler, Müslüman olmayan diğer ülkeler, Müslümanlara yönelik zulüm ve katliamlara sessiz kalmakla kalmayıp onlar da bu zulümlere her türlü katkıyı sundular. Birleşmiş Milletler, NATO ve diğer kuruluşlar, Müslümanlara yönelik zulmü önlemek şöyle dursun, bu zülüm ve katliamları, işgalleri katmerleştirdiler, meşrulaştırdılar, hatta bizzat organize ettiler.

Yani Siyonistlere dur diyebilecek güç sadece Müslümanlardır. İslam ülkeleridir. Peki onlar ne yapıyor? İslam ülkelerinin liderleri bu aşağılamaya karşı sadece kınamakla mı yetinecekler? Hata trajikomik bir şekilde zalimle mazlumu hep birlikte sağduyulu olmaya çağırıyorlar. Öbür taraftan ise Siyonistlerle her türlü iş birliğinden, siyasi ve askeri anlaşmalardan çekinmiyorlar. Siyonistlerin ekonomilerini güçlendirip İslam ümmetini daha fazla aşağılamalarına katkı sunuyorlar. Ne acı bir durum! Ne korkunç bir ihanet!

Müslümanlar silkinmeli artık. Basit, kısır, güçten düşüren tartışmalarla, ihtilaflarla uğraşmayı bırakıp kendi izzet ve onurlarına sahip çıkmalı. Siyonist çeteyle mücadeleyi slogan atmanın, bağırıp çağırmanın ötesine taşımalı. Her şeyden önce Siyonistlerin ürünlerine yönelik ciddi bir boykot kültürü oluşturulmalı. Bu kültür bir bilince dönüştürülerek yaygınlaştırılmalı.

Yine bu küstah düşmanla olan mücadelenin dini bir görev olduğunu, şer-i bir vazife olduğunu anlamalı, basit bir toprak kavgasından öte bir hak-batıl savaşıyla karşı karşıya bulunduğunun bilincine varmalı her Müslüman. Ve bu savaşta yerini alarak, direnişe, Siyonistlerle olan savaşa her türlü desteği vermeli. Özellikle de parasal desteği…

Diğer çok önemli bir nokta, özelikle yaşadığı ülkede her bir Müslüman Kudüs sevdası etrafında örgütlenmeli, bir güç oluşturmalı. Kudüs davası kitleselleşmeli, bu davaya sahip çıkan siyasetçiler, kanaat önderleri sahiplenilip önleri açılmalı. Kudüs davasının savunucuları her platformda, mecliste, bürokraside, medyada güçlendirilmeli. Bu yolla mevcut iktidarlar üzerinde ciddi bir baskı oluşturulup Siyonistlerle olan ilişkilerin kesilmesi sağlanmalı.  İslam ümmetine, Müslüman halklara, İslami şahsiyetlere çok iş düşüyor. Bekleyecek zaman değil.

Önümüzdeki Cuma idrak edilecek Dünya Kudüs Günü’nü Kudüs Davasının geniş kitlelere ulaştırılması için en güçlü bir şekilde ihya edip iyi bir başlangıç yapmak dileğiyle, özgür Kudüs’te buluşmak için Kadir gecelerini fırsat bilelim inşallah.