ABD-israil Cephesi Tehditlerini Hayata Geçirebilir mi?
ABD ile İran arasındaki nükleer müzakereler gergin bir ortamda, tehdit dilinin gölgesinde başladı. ABD, İran’a masada boyun eğdirebilmek için yeni ambargolar hayata geçirdi geçen gün. Ayrıca Viyana’da müzakereler devam ederken ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Siyonist Savunma Bakanı Benny Gantz’ı kendi ülkesinde ağırladı ve Siyonist çete ile aynı dili kullanarak müzakerelerin başarısız olması halinde başka seçeneklerin masada olduğunu söyledi. Yani İran’ı vururuz dedi.
Gerçekten ABD-İsrail cephesi dediğini yapabilir mi? Bu haydutlar İran’ı vurabilirler mi? Bu pek mümkün görünmüyor. Amerikan asrı sona ermek üzereyken, Amerikan rüyası kâbusa dönmüşken, Amerika can çekişen vahşi bir havyan gibi debelendikçe daha çok kan kaybedip ölüme daha çok yaklaşıyorken bu saldırı mantıklı gelmiyor insana. Ama yaralı bir hayvanın can havlıyla yaptığı gibi İran’a saldırma çılgınlığını gösterebilir.
Amerika-İsrail cephesi güçlerinin zirvesinde iken, sınır tanımaz bir küstahlıkla İslam ülkelerini işgal edip her türlü vahşeti işlerlerken İran’a saldırmaya cesaret edemediler. Kırk yıla yakındır sayısız defa, hemen hemen her ay, her hafta İran’a yönelik tehditler savuruyorlar. Vururuz, işgal ederiz, yok ederiz diyorlar. Lakin cesaret edemiyorlar. Ekonomik ambargolarla, yaptırımlarla İran’ı dize getirmeye çalışıyorlar. Kuşkusuz İran bu ambargolar karşısında çok büyük sıkıntılar çekti, büyük mahrumiyetlerle karşılaştı. İran halkı Batının önderliğinde gerçekleşen ekonomik yaptırımlar yüzünden büyük acılar yaşadı. Yaşamaya da devam ediyor. Dünyanın en zengin yeraltı kaynaklarına sahip, petrol ülkesi İran ambargolar yüzünden geniş halk kitlelerinin yoksulluğunu gidermede başarılı olamadı. Sürekli tehdit altında olduğu için ve başta Filistin olmak üzere direniş hareketlerine destek amacıyla savunmaya, silaha ciddi paralar aktarması da İran’ı zora soktu. Ama her şeye rağmen İran boyun eğmedi, pes etmedi.
Evet, Amerika-İsrail cephesi en güçlü dönemlerinde İran’a saldıramadılar. Saldırmak istediler, birçok defa saldırının eşiğine geldiler, sabırları tükendi ama bir türlü buna cesaret edemediler. İran’ın vereceği karşılık onları korkuttu.
Bugün ise işler tersine dönmüş durumda. İran bölgesel bir güç olmuşken, birçok ülkede Amerika-İsrail cephesiyle savaşan müttefiklere sahipken, direniş cephesi çok geniş bir alanda söz sahibiyken, Amerika, İsrail ve müttefikleri acı yenilgiler içinde boğuşuyorlar. Amerika yirmi yıllık işgal, vahşet ve katliamın sonunda Müslüman direnişçilere yenilerek zelil bir şekilde Afganistan’dan kaçmak zorunda kaldı. Büyük umutlar ve hayallerle işgal ettiği Irak’tan kaçış süreci başladı. Suriye gün geçtikçe Amerika için bir bataklık oluyor. Petrolün bulunduğu birkaç yerleşimin dışında Amerika Suriye’de yok. Çok yakın bir zamanda oradan da atılacak inşallah. Yine Amerika, yakın müttefiki Suudi’yi Ensarullah Hareketinin füzelerinden koruyamıyor. Amerikalı ve diğer Batılı şirketlerin kontrolündeki Suudi petrol rafineleri savunmasız bir durumda… Amerika tüm görkemine rağmen bu rafineleri koruyamıyor.
Önüne çıkan tüm fırsatlara, Müslümanların iç ihtilaflarından kaynaklanan sayısız avantajına, en büyük rakiplerinden olan Suriye’nin yaşadığı iç savaşa rağmen siyonist çete kan kaybetmeyi sürdürüyor. Filistin direnişi karşısında büyük bir acziyet ve zillet hali yaşıyor. Lübnan direnişi uykularını kaçırıyor. Etrafına duvarlar örerek dış saldırılardan korunmaya çalışıyor.
Ama tüm bunlara rağmen Amerika-İsrail cephesi bir çılgınlık yapıp İran’a saldırabilirler. Veya kendilerini buna mecbur hissedebilirler. Bu saldırı İran’a, Müslüman İran halkına büyük acılar yaşatabilir. Büyük can kayıplarına mal olabilir. İran şehirleri korkunç yıkımlara uğrayabilir. Ama kesinlikle bu saldırı, bu savaş Amerika, İsrail ve müttefikleri için korkunç bir yenilgiyle sonuçlanacaktır. Siyonist çete yok edilecek, Amerika bir daha dönememek üzere İslam topraklarından kovulacaktır. Böyle bir saldırı kesinlikle emperyalist Batının bir asır daha İslam âlemini sömürme, zenginliklerini talan etme hayallerini çok daha erken bir zamanda suya düşürecek, barbar Batı için korkunç bir kâbusa dönüşecektir.